Abdullah Ağırkan

Abdullah Ağırkan

MİT’İN SURİYE PLANI!

Bölgedeki kaynaklardan edinilen bilgilere göre, Antep’te MİT’in 2 Kasım’da ÖSO yöneticileriyle yaptığı gizli toplantıdan sonra İdlib’in Atmê kasabasında El Colani’nin de aralarında olduğu Heyet Tahrir el Şam (HTŞ) üyelerinden bir heyetle ikinci bir gizli toplantı yaptı.

Bu toplantı Suriye “muhalifi “ olarak tanımlanan ancak radikal gruplanın olduğu sır değil. Bu grupların MİT ‘ e tam olarak cevap vermediği ve bölgede aralıklarla geçmişte protestoları da vb biliniyor…

El Bab, Marê ve Efrîn bölgelerinde radikal gruplar, Türkiye karşı protesto yapmışlardı. Daha önce de İdlib, Efrin, Hatay ve Kilis’te birçok kez MİT direktifleriyle kendi denetimindeki radikal gruplarla sayısız toplantı gerçekleştirdi, ancak sonuç alınmadı…

Öteye yandan taksimde ki alçak terör saldırısı! Ve Kadın’ın yapısal durumu ve ilişkileri, son gözaltılar vb Suriye deki radikal gruplara gözlerimizi çeviriyor…

Bu radikal dinci gruplar neden mesaj veriyor? Nasıl bir süreç var noktasında ciddi gözlem yapılmalı!

Şimdi sahaya döndüğümüzde HTŞ’nin koşulları ile ne yapmaya çalıştığını görüyoruz.

13 Ekim’de HTŞ, Bab el Heva sınır kapısında Türk yetkililerin himayesinde Üçüncü Kolordu komutanlarıyla masaya oturdu. Özetle şu koşulları öne sürdü:

- Tüm askeri gruplar tek komuta altında birleşsin. (MİT’in adamları bunun için yıllardır uğraşıyor-FT)
- Ortak komutayı kabul etmeyenlerin varlığına izin verilemez.
- Askeri gruplar sivil idareden çekilmeli. (Sivil idare, rant alanı demek-FT.)
- Yerleşim merkezlerinde kurulan kontrol noktaları kaldırılsın. (Bunlar da haraç kesme ve para toplama vesilesi-FT)
- Silahlı gruplar Esad güçleri ve SDG ile kesişme noktalarına yerleşsin.
- İç güvenlik Kurtuluş Hükümeti’ne bağlı Genel Emniyet İdaresi’ne bırakılsın.
- İdeolojik olarak Ceyş’ul İslam’la bağlantılı kim varsa Barış Pınarı Harekât bölgesine yani Tel Ebyad ve Ras’ul Ayn’a gönderilsin.

Bu şartların kabul edildiğine dair gelen ilk haberler Üçüncü Kolordu tarafından yalanlandı. 16 Ekim’de yine Türkiye’nin gözetiminde yapılan üçüncü toplantıda taraflar sözlü olarak uzlaştı. Ama bunu resmen açıklayan da olmadı. Muhalif kaynaklardan gelen bilgiler böyle.

Bu şartlar kabul edildiğinde fiilen olacak olan şey HTŞ’nin dominant olduğu yeni bir saha. Yani terör örgütü olarak listelenmiş bir örgüt Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı bölgelerine sarkıyor.

Doğu kanadı Cephut’ül Şamiye’nin liderliğindeki Üçüncü Kolordu’ya katılmıştı. Bu grup daha sonra yeni adreste de sorun yaşayınca silahlarıyla birlikte Ahrar’a geri dönmek istemişti. Bu yüzden geçen haziranda çatışmalar patlak vermiş ve Ahrar, HTŞ’yi yanında bulmuştu. Bu yakınlaşmada Ahrar’ın liderlerinden Hasan Sufan’ın Colani ile ilişkisi etkiliydi. Haziranda Afrin’i ele geçirmeye yönelik ilk hamleyi durduran Türk müdahalesi gecikmemişti. Bu sefer durum farklı. Dün itibariyle HTŞ’yi çekilmeye zorlayacak bir söz ya da tavır görülmedi.


Son çatışmayı tetikleyen olay da şuydu: Silahlı gruplara eleştirileriyle bilinen aktivist Muhammed Ebu Ghanum ve hamile eşi 7 Ekim’de El Bab’da öldürüldü. Cinayetten Hamza Tugayı sorumlu tutuluyordu. Colani yazdan beri HTŞ’nin kontrolünü İdlib’in dışına taşımak için hazırlık yapıyordu ve bu olay da işin bahanesi oldu.


Çatışan taraflar arasında anlaşma meselesi hâlâ bilinmezlikler barındırıyor. Ki dün çatışmalar yeniden alevlendiğinde tarafların henüz el sıkışmadığı ya da uygulamanın nasıl olacağına dair uzlaşmazlığın sürdüğü anlaşıldı. Bunu kendi sonları olarak gören gruplar direnebilirler.

Türkiye radikal unsurlarla yol alamadığını tespit etmelidir. Oysa Suriye’nin toprak bütünlüğü ve gelecekte halkların ortak yaşamı ancak Suriye hükümetiyle resmi temastan geçiyor.

Geçmişte kavgalı olan pek çok Arap ülkesi dâhil bunu yapıyor ve Türkiye’nin bu inattan vaz geçmesi şart. Araplar, Kürtler, Türkler bu coğrafyanın kadim-kalıcı halklarıdır. Bu nokta da kapsamlı, kalcı analizler olduğuna inanıyorum ve bu noktada tezlerin hayata geçmesi için radikal unsurlar tasfiye edilmesi şart.

Devlet aklının bunu gördüğüne inanıyorum.

Kaynaklar:

Duvar- Fehim Taştekin

Rudaw- Dış Haberler

Aydınlık – Dış Haberler

Önceki ve Sonraki Yazılar