
Abdullah Ağırkan
Türk ve Kürt Sevgisi Üzerine
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Vefatının Yüzüncü Yılında Ziya Gökalp Sempozyumu”nda şu ifadeleri kullandı:
Ziya Gökalp, özünün has bahçesinde filizlenen her sözü, her eseri, her teklifi düşünce hayatımızda irfan, irade ve itibar anıtı gibi yükselmiştir.
Onun Türklüğe bakışı biyolojik menşeli olmamıştır. Irkçılığı yalnız atlarda aramıştır. Ziya Gökalp demiştir ki; ‘Türk ile Kürtlerin birbirini sevmesi hem dini hem de siyasi bir farzdır.’ Kürtleri sevmeyen bir Türk varsa Türk değildir. Türkleri sevmeyen bir Kürt varsa Kürt değildir.
Kürt ve Türk, ortak düşman ve tehlikeyle karşı karşıya. Bin yıllık ortak tarihleri var, bugün ortak tehdit var.
Hiç kimse bizimle Türklük konusunda yarışa girmesin, söz düellolarına girmesin, ip, yağlı urgan ölçüştürmeye heves etmesinler. Heveslerini kursaklarında teker teker bırakır, burunlarından fitil fitil getiririz. Makam peşinde koşanları adam yerine bile koymayız.”
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, tarihsel bir sorunu kesin çözüm için mi? Yoksa siyasal bir rant için mi? Raftan indirdi!
Bu sorunun somut karşılığı şüphesiz yok…
Oysa her daim akılda tutulması gereken, özellikle böylesi zor koşullarda, siyasetçinin vazifesinin sinekten yağ çıkarmak olduğudur. Siyaset, bunun için vardır.
Elbette, çözüm gibi bir derdi olmayanlara söylenecek söz yok! Ama Kürt meselesinin demokratik yollarla bir çözüme kavuşturulmasını samimi olarak dileyenlerden beklenen, ne olmayacağını söylemek yerine ne olması gerektiğini göstermeleridir. Çünkü demokratik sorumluluk, bir umut varsa bunu büyütmeyi ve öyle ya da böyle bir kapı aralanmışsa bu kapının sonuna kadar açılması için uğraşmayı gerektirir.