SARAYIN SOLCULARI VEYA “CHATHAM HOUSE” YOLCULARI

Erdoğan, Bahçeli ve Perinçek İttifakı; Görünüşte “Aykırı”lıkların, Ama Gerçekte “Aynı Odakların” Buluşmasıydı!

Daha düne kadar Perinçek, Ergenekon sürecinde Recep T. Erdoğan’ı “Amerikan Gladyosunun 2 Numaralı Adamı” olarak suçladığı halde, şimdi ne değişmişti de Erdoğan; “Amerikan emperyalizmine karşı koyan kahraman!” olup çıkmıştı? Ve yine geçen Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde CHP adayı Ekmeleddin İhsanoğlu’nu savunan ve Sn. Kılıçdaroğlu’na sahip çıkan Doğu Perinçek, şimdi neden Kemal Bey’i emperyalizmin safında olmakla suçlamaktaydı?

Vatan Partisi lideri Doğu Perinçek’le eski MİT’çi Mehmet Eymür, Habertürk’teki canlı yayında tartışmışlardı. Eymür’le Perinçek arasındaki husumetin 40 yıllık geçmişi vardı. Perinçek’in, Eymür’ü “CIA ajanlığıyla, Amerikan gladyosu hesabına çalışmakla ve işkencecilik yapmakla” suçlaması… Eymür’ün ise, Perinçek’e “asıl Amerikan casusu sensin, tarihte iki Amerikan ajanı yakaladık, biri Savaşman diğeri Çağlar, ikisiyle de senin ilişkin vardı, efsane MİT’çi Hiram Abas’ı hedef göstererek öldürten de sendin” demesi bile bazı gafillerin hâlâ gözlerini açmamıştı.

Doğu Perinçek, Ahmet Davutoğlu ile eski Bakan Ali Babacan'ın yeni parti kurmalarını ''AKP içerisindeki Amerika’nın, yine Amerika tarafından AKP’den kopartılması operasyonu'' olarak yorumlamıştı.

İzmir’de düzenlediği basın toplantısında siyasi gelişmeleri değerlendirirken, eski Başbakan Ahmet Davutoğlu ile eski Bakan Ali Babacan’ın parti kurma girişimlerine dair açıklamalarda bulunan Doğu Perinçek, şunları aktarmıştı:

“AKP ve MHP, Amerika’ya direnmeye başladı. Türkiye, Amerika’nın denetiminden çıkmış, FETÖ ve PKK’nın üzerine gitmeye başlamıştır. Amerika’nın buna yanıtlarından biri de AKP’den, AKP içerisindeki Amerika’yı koparma çabasıdır. Davutoğlu ve Babacan olayı, AKP içerisindeki Amerika’nın, yine Amerika tarafından AKP’den kopartılması operasyonu olmaktadır. Zaten Davutoğlu Başbakanlıktan uzaklaştırıldığı zaman, ABD’nin yarı resmi basın organı, ‘Amerika, Ankara’daki adamını kaybetti’ diye yazmıştır.”

Yahu iyi de, düne kadar BOP eşbaşkanı ve Amerika’nın maşası dedikleri Erdoğan ne zaman yıkanıp arınmıştı?

Sabahattin Önkibar’a göre, Saray’ın solcuları; Metin Feyzioğlu, Doğu Perinçek ve Öztürk Yılmaz tarafından temsil ediliyor ve Perinçek’in eski yol arkadaşı Ethem Sancak tarafından finanse ediliyordu. Önkibar Odatv sitesinde yayınlanan konuyla ilgili yazısında bunları açıklamıştı.

Yetmez, muhalif çizgisi ile bilinen Soner Yalçın da yazdıkları ve yalakalıklarıyla herkesi şaşırtmış ve Erdoğan’a sahip çıkmaya başlamıştı. Sözcü yazarı Soner Yalçın’a; Kara Kutu-Yüzleşme Vakti kitabının imza gününde "Siz Erdoğancı mısınız?" sorusu yöneltildiğinde; “Muhalifim diye iktidarın illa her adımını eleştirmek yanlıştır. Doğru'ya doğru, yanlış'a yanlış demek lazımdır!” diyerek Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Trump'la görüşmesine destek verdiğini hatırlatmıştı.

İktidar-Muhalefet hepsi Chatham House konuklarıydı!

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun, İngiltere ziyareti kapsamında Siyonist düşünce kuruluşu Chatham House’un konuğu olmasını, yandaş yazar ve yorumcular topa tutmuşlardı.

Oysa Ekrem İmamoğlu’nun Chatham House’u ziyareti, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e verilen ödülü hatırlatmıştı. Chatham House, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e “kristal cam” ödülünü, “Türkiye, Gül’ün liderliği altında sivil demokrasiyi yerleştirmiş, siyasi ve hukuk reformlarını gerçekleştirmiştir” gerekçesi ile sunmuşlardı. Keza, İmamoğlu’nun Chatham House’da verdiği görüntünün arkasında, Abdullah Gül’ün fotoğrafı da yer almaktaydı. Öyle ki, Aydınlık gazetesi de İmamoğlu’nun Chatham House ziyaretini manşetten sadece Abdullah Gül fotoğrafı üzerinden aktarmıştı. AKP'ye verdiği destekle bilinen Aydınlık gazetesinin, 2018 yılının Mayıs ayında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve AKP hükümeti yetkililerinin Chatham House’daki ziyaretlerini hatırlatmamaları ve bunu saklamaya çalışmaları ayarlarını ve amaçlarını ortaya koymaktaydı.

Hükümete yakın isimler, AKP içinde henüz kavga başlamamışken Abdullah Gül’ün Chatham House’dan ödül almasına ses çıkarmamışlar, hatta bir sürü keramet uydurmuşlardı. Fakat aynı isimler, 2017 yılının Aralık ayında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Chatham House’da konuşma yapmasına karşı çıkmışlardı. Oysa Kılıçdaroğlu’nun bu ziyaretinden 5 ay sonra bu kez Cumhurbaşkanı Erdoğan, aynı Chatham House’da konuşma yapmıştı. Üstelik Cumhurbaşkanı Erdoğan’la birlikte 2018 yılındaki Chatham House programında şu isimler yer almıştı: Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş, Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı ve Sözcüsü İbrahim Kalın. Yani devlet kademesinin üst düzey isimlerinin hemen hepsi Chatham House’daki programa katılmıştı. Fakat AKP'yi destekleyen Aydınlık gazetesi ilgili manşetinde bu isimlerden hiçbirini yazmamıştı.

Chatham House İngiltere’nin CFR’si sayılmaktaydı!

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile devletin üst kademesinin, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun ziyaret edip konuşma yaptığı, Abdullah Gül’ün “Kristal Cam” ödülü aldığı Siyonist güdümlü Chatham House İngiltere’nin CFR’si sayılmaktaydı. Resmen 1920’de kurulsa da kökleri 1900’lere dayanmaktaydı. O zamanki adı “Yuvarlak Masacılar”dı. İsrail devletinin kuruluşuna öncülük eden, Osmanlı’yla, Orta Doğu’yu ilk parçalayan Sykes–Picot haritalarını çizen ve Sevr’i yapan bu masaydı. Sonradan resmi bir kuruma dönüştürülüp, “Kraliyet Uluslararası İlişkiler Enstitüsü” adını almıştı. O günden beri de dünyanın sorunları ve doğabilecek krizlerin tartışılıp, yönlendirildiği ilk adres konumundaydı. Yani Sağcı-Solcu, İktidar-Muhalefet aynı Siyonist odakların güdümünde bulunmaktaydı.

Mehmet Eymür’e göre: İçimizdeki Paralel Yapı ve Perinçek Kumpası!

“Yıllarca Aydınlıkçıların saldırısına, itiraflarına muhatap oldum ve hâlâ da oluyorum. Ben de bu hainlerin gerçek yüzlerini belgelerle ortaya koydum. Hiram Abas’ı bunlar öldürttü. Suikasttan sonra “2000’e Doğru” dergisinin kapağına utanmadan “Abas Yolcu Demiştik!..” diye yazmaktan bile sakınılmıyordu… Perinçek ve Aydınlıkçılara yönelik “Şafak Operasyonu” görevlisi, Aydınlıkçıları, Robert Kolej’de İngiliz İstihbaratçı hocanın lojmanında yakalayan MİT’çi Avukat Necdet Küçüktaşkıner 2006’da Antalya’da geçirdiği bir trafik kazasından sonra hayatını kaybediyordu. Bu olayları en iyi bilen biri olarak ben kaldım… “Paralel Yapı” deyimi, yeni bir olguymuş gibi yakın tarihimizde üretiliyordu. Esasında Paralel Yapı 70 yılı aşkın içimizde bulunuyordu. Perinçek’i, Aydınlık’ı, Savaşman’ı, Turan Çağlar’ı, bürokratı, politikacısı, gazetecisi, askeri, polisi, MİT’çisi ile yıllardır aramızda, içimizde, bütün damarlarımızda dolaşıyordu.

İsmet İnönü bile, bu “Paralel Yapı”dan ve bunların yabancılarla içli dışlı olmasından yakınıyordu. 1963 yılında Bakanlar Kurulunda “Bir görev veriyorum, neticesi bana gelmeden Washington’un haberi oluyor. Sonucu memurumdan önce sefirimden öğreniyorum. Böyle mi teslim ettik biz bu devleti?” diye dert yanıyordu. Ama elinden bir şey gelmiyordu, ABD korkusundan bunların üzerine gidemiyordu.”[1]

 

[1] Mehmet Eymür, DEŞİFRE, sh:179-183

Önceki ve Sonraki Yazılar