Çevreci kime denir?

Türkiye’de yaşanan son doğa katliamları üzerine “çevreci” diye bir kitle oluştu.


Nerede haksız hukuksuz bir doğa katliamı, enerji santrali kurulumu, deniz kirletmesi, tabiat tahribatı olduğu zaman bu “çevreci” denilen uzaydan gelmiş bir grup ortaya çıkıyor ve yapılan tahribatı kamuoyuna anlatmaya, destek bulmaya çalışıyor.

Ülkeyi yönetenlerin, idare edenlerin, siyasetçilerin, bir çok yerel yönetimin nefret ettiği bir gruptur çevreciler.

Çevreci damgasını yediğiniz zaman, ne siyasette, ne de kariyer yapmakta bir şansınız vardır. Zira gerçek bir çevreci olduğunuz zaman, tüm etrafınıza rahatsızlık veren bir kişi, tabiat konusunda kimsenin duymak, bilmek istemediği bilgileri yayan, sizin de rahatınızı bozarak eylem yapmaya, sizi kişisel insiyatif almaya zorlayan bir insan ortaya çıkar.

Esasında “Çevreci” yanlış bir tanımlama, öteleştirme damgalamasıdır. Hepimiz gibi gayet normal insanlar olan “Çevreciler”, canlı hayatın devamı için dilsiz doğayı savunan “Yaşam Savunucularıdır”. Doğa korunmadan canlı yaşamının Devam etmesi mümkün değildir.

Son yıllarda popüler bir kelime olan “Ekoloji” sadece yeşili, doğayı koruma anlamına gelmez.


Ekolojiyi savunmak yaşamın tüm alanlarını içine alır. Küreselleşme sonucu küçük bir köy haline gelen tüm dünyada Amazon ormanlarının yakılması, buzulların erimesi, veya Türkiye’de Kazdağlarının madencilere peşkeş çekilip ormanların yok edilmesi, veya en küçük ölçekte Güral Porselen gibi bir firmanın Çeşme Germiyan’da ormanları yok ederek enerji santrali kurması birbirinden çok bağımsız ve uzak şeyler değildir.

Ekolojik yaşam tüm dünyada bir bütündür. Ekolojik denge gözetilmez ve bu şekilde sürekli tahrip edilirse, insan yaşamının, canlı yaşamının çok uzun süre devam etmeyeceğinin, vahşi kapitalizmin doymak bilmeyen rant hırsının dünyada ki tüm canlı yaşamını sona erdireceğinin ön kanıtlarıdır.

Ekolojiyi savunmak dünya üzerinde ki canlı yaşamın devamını korumaktır, sadece yeşil bir ağacı korumak değildir, ekolojik dengelerin bozulması insan ve canlı yaşamını negatif olgularla, kronik hastalıklar, pandemiler, işsizlik, eğitimsizlik, ekonomik kriz, kötü yönetimler, savaşlar, susuzluk, kıtlık ve açlıklar ile direk bağlantılıdır.

Bu çerçevede “Çevreci” diye toplumdan soyutlama, uzaydan gelmiş, kafayı kırmış bir topluluk gibi ötekileştirmeye çalıştığımız “Yaşam Savunucuları” ekolojik dengenin devam etmesini sağlamaya çalışan toplumun normal bireyleridir.

İşin enteresan tarafı ise, çevre için kılını kıpırdatmayanların, kendilerini kişisel olarak etkileyecek bir doğa tahribatı olduğunda koro halinde “nerde bu çevreciler” diye feryad-ı figan etmeleridir.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar