Ali Rıza Özkan
DEVLET BAHÇELİ NE YAPMAK İSTİYOR?
İdlib’te Suriye Ordusu’nun hava saldırısında şehit olan askerlerimizden Uzman Onbaşı Halil Çankaya’nın dün yapılan cenaze törenine katılan MHP lideri Devlet Bahçeli, tören esnasında yanına gelen ve başsağlığı dileyen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun uzattığı eli sıkmadı.
Bahçeli bilmeyebilir, bu hareketi ile Türk siyasi hayatında yeni bir gerginlik ortamının fitilini bizzat ateşlemiş oldu. Bu durumu tarih önünde kayda alalım.
BAHÇELİ’Yİ AKLAMA GAYRETLERİ
Bahçeli’yi aklamaya yönelik yapılan haberlerde okuyoruz ki, “MHP kulislerine göre bu durum, Bahçeli Kılıçdaroğlu’na kızgın” şeklinde ifade ediliyormuş!
Yine aynı çevrelerden öğreniyoruz ki, “Bahçeli, CHP’nin Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin (TBMM) olağanüstü toplanması yönündeki talebini de 'fırsatçılık' olarak gördüğü belirtilmiş. Bahçeli, CHP ve Kılıçdaroğlu’nun bu tavrını 'milli bir meseleyi siyasete tahvil etme gayreti' olarak” değerlendiriyormuş!
Ve demiş ki, “Bir daha da Kılıçdaroğlu’nun elini sıkmam”!
MİLLİ MESELEYİ KİM SİYASETE TAHVİL EDİYOR?
MHP Lideri’nin, “milli bir meseleyi siyasete tahvil etme gayreti”ne karşı milli duyarlık göstermesini anlıyoruz. Şehitler bütün milletimizin şehitleridir. Herhangi bir siyasi partinin veya kişiliğin şehitler üzerinden siyasi rant elde etmeye yönelik girişimine hep birlikte tepki verelim.
Ancak, Bahçeli, bu duyarlı davranışını Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 2 gün önce TBMM’de milletin vekilleri önünde konuşmak yerine, Dolmabahçe’de partisinin eski ve yeni İstanbul milletvekilleriyle sohbet toplantısı yapması nedeniyle de gösterdi mi veya gösterecek mi?
Hiç sanmıyorum!
MİLLİ MESELE Mİ, PARTİ MESELESİ Mİ?
Ama, biz Sayın Bahçeli’ye yine de hatırlatalım. Cumhurbaşkanı Erdoğan Dolmabahçe’de partisinin eski ve mevcut İstanbul Milletvekillerini toplayarak, milli bir meseleyi, yani Suriye Ordusu’nun Silahlı Kuvvetlerimize yönelik saldırısını ve verdiğimiz şehitleri sanki bir parti meselesi gibi sundu.
Sayın Bahçeli takip edememiş olabilir. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye saldırısını Gezi eylemleri ile bağlayarak şöyle dedi: “Çatımızın üstüne çıkmaya yeltendiler, duvarlara merhume annemle ilgili haşa edepsizce, hayasızca sloganlar yazdılar. Ve 500 metre ötede Bezmialem Valide Sultan Cami’sini üç gün üç gece işgal ettiler ve orada bira şişelerini kutularını topladık. Bütün bunları yaşadık… Bunlar burada yaşandığı halde kendilerine güya vatansever havasına girenler, bu ülkeyi sevdiklerini ilan edenler, ne yazık ki, aydınlık gençler diye ana muhalefetin başı bu gençleri ilan etmeye çalıştı. Bunlar aydınlık filan değil tamamıyla aldatılmış gençler. Bu da ifademin en iyi yanıdır.”
Sayın Bahçeli’nin görüşünü gerçekten merak ediyorum: Suriye meselesi bir milli mesele midir, yoksa Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ana muhalefet partisi ile polemik meselesi midir?
‘CAMİDE İÇKİ İÇTİLER’ İDDİASI BİR FETÖ YALANIDIR
Acaba Sayın Bahçeli, Erdoğan’ın sözünü ettiği, Dolmabahçe Bezmiâlem Valide Sultan Camisi imamı Halil Necipoğlu’nun ve caminin müezzini Fuat Yıldırım’ın ittifakla camide içki içilmediğini beyan etmelerine rağmen, şimdi firari bir FETÖ sanığının ürettiği bir FETÖ yalanını tekrarlamasını nasıl değerlendirecektir?
BAHÇELİ’NİN SİYASİ HESABI NEDİR?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı işletil(e)meyen “milli bir meseleyi siyasete tahvil etme gayreti” tepkisinin, ortada TBMM’nin olağanüstü oturuma çağırmak talebi dışında hiçbir veri yok iken, Kılıçdaroğlu’na karşı yöneltilmesi, en hafif deyimle insafsızlıktır, vicdansızlıktır.
Kaldı ki, 36 şehit verdiğimiz bir saldırı sonrası toplanmayacaksa, TBMM ne zaman ve hangi durumlarda olağanüstü toplantıya çağrılabilir, Sayın bahçeli bunu da açıklarsa, meramını belki daha iyi anlatmış olur.
MHP Lideri Bahçeli’nin, ifadesinin aksine, tıpkı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Dolmabahçe toplantısında yaptığı gibi, Silahlı Kuvvetlerimizin Suriye Ordusu tarafından hava saldırısı ile verdiği şehitlerimizin siyasi sorumluluğunu üstlenmek yerine, Kılıçdaroğlu’na saldırarak toplumsal algıyı yönlendirme gayreti içerisine girdiğini söylemek, davranışını tanımlamak adına daha doğru bir ifade olacaktır.
Ama, bizim tavsiyemiz, Türkiye’yi gererek, sonuç alıcı siyasi bir hedef güdülemeyeceğini Sayın Bahçeli’nin de öğrenmesidir. Toplumun gerilmesi ve kamplaşması önünde sonunda siyasetin demokratik temsilini ve somut olarak da siyasetçiyi vuracaktır. Son pişmanlığın fayda etmediğini Türkiye bugüne kadar çok acı deneyimlerle yaşamıştır. Umarız, Sayın Bahçeli de yaşamak sorunda kalmaz.