Ali Rıza Özkan
KORONAVİRÜS BELKİ, AMA TEK ADAM REJİMİ KESİN ÖLDÜRÜR!
Koronavirüs salgını küresel çapta can almaya devam ediyor. Avrupa’da ortalama hastalığa yakalanan her 100 kişiden 6,5’i ölüyor. İtalya’da bu oran 9,5!
Türkiye için şu an verilecek oranlar sağlıklı elde edilmiş oranlar olamaz. Bir anlamda, “daha yolun başındayız” diyebiliriz.
Devlet kurumları hangi önlemleri alırsa alsın, salgın hastalığı önleyecek olan, halkın ortak davranış iradesidir.
Dün yayınladığımız ‘sorumsuz akademisyen’ haberindeki gibi, acaba şu anda halkın arasına virüsü yayan kaç kişi var, biliyor muyuz?
Hekimler hastaları iyileştirebilir. Ancak, salgını önleyemez.
Salgını önleyecek olan halktır; bizleriz.
BAŞKA İNSANLARIN HAYATI
Türkiye’nin yüz yıllık salgın hastalıklarla mücadele birikimi var. Her ne kadar, son yirmi yıl içerisinde bazı kurumlar ortadan kaldırılsa da, enfeksiyon hastalıkları ile mücadelede dünya çapında otorite kabul edilen bilim insanlarımız var.
Sağlık Bakanlığı bünyesinde oluşturulan Bilim Kurulu’nda alanında gerçekten uzman kişileri görmek, Türkiye’nin bu küresel salgınla nasıl baş edeceği konusunda tedirginlik yaşayan pek çok insanı bir nebze rahatlatan bir durum.
Nitekim, Sağlık Bakanı’nın da açıklamalarında Bilim Kurulu’nda görüşülen önerileri referans alışı ile, toplumda, bu kez işlerin ‘olması gerektiği gibi’ yürüyeceğine inanılmasına yol açtı.
UMUTLARI ÇÖKERTEN AÇIKLAMA
24 Mart’ta Cumhurbaşkanı Erdoğan telekonferans yoluyla bi’nevî kabine toplantısı yaptı. Resmî sosyal medya hesabından aldığım bir anekdotu buraya aktarmak istiyorum:
“Ziya Selçuk’un “Talimatınızı almak isterim. Bu hafta bizim, gelecek haftalarda tatil olacak mı, olmayacak mı konusunda müsadeniz olursa bir Bilim Kurulu ile görüşüp tatili uzatmak isteriz ama sizin talimatınız ne olur?” sorusuna Erdoğan, şu karşılığı verdi:
“Doğrusu Bilim Kurulu'yla da bir görüşüp yani gönlüm Bilim Kurulu’nun bu konudaki tavsiyesini çok önemsiyorum. Yani uzatılabilir de uzatılmayabilir de ama eğer Bilim Kurulu ‘Uzatılmasında fayda var.’ diyorsa ona uyalım ama ‘Bir hafta yeter.’ diyorsa ona uyalım. Çünkü işin ehli onlar. Dolayısıyla onların tavsiyeleri istikametinde gitmekte fayda var.”
Üslûba dikkat ediyor musunuz?
MEĞER İSTİSNAÎ DEĞİLMİŞ!
25 Mart’ta 24 TV’de bir programa katılan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun açıklamaları arasında kullandığı bir ifadesi, Milli Eğitim Bakanı’nın davranışının istisna olmadığını adeta kanıtlıyordu.
Medyaya yansıdığına göre; koronavirüs önlemleri kapsamında 65 yaş üstü vatandaşların sokağa çıkmasının sınırlandırılmasına ilişkin soru üzerine, tüm kurumların Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın koordinasyonunda hareket ettiğini dile getiren Soylu, “65 yaş kararı da aynı şekilde Sayın Cumhurbaşkanımızın bizatihi talimatlarıyla gerçekleşmiş, yine Sağlık Bakanlığımızla Bilim Kuruluyla yapılan değerlendirmeler sonucu oluşmuş bir karardır” dedi.
TEK ADAM REJİMİ NEDİR Mİ DEDİNİZ?
Pek çok yakın dostum da, ‘tek adam rejimi’nden söz edince, yüzünü buruşturup, olmayan bir şeyden söz ettiğimizi iddia ediyorlar!
Peki, eğitim gören çocukların ne zaman tatil yapacaklarından, yaşlıların sokaktan alınmasına kadar tek bir kişinin karar vermesi gereken sisteme acaba ne ad veriliyor, birisi söyleyebilir mi?
Hem bulunduğu konum/meslek itibariyle konu hakkında bilgisi olması imkânsız, hem de kara vermeye yetkili kurumlar/organlar olduğu halde, onları ‘bypass’ ederek, tüm yetki ve kararın bir merkezde toplanmasını devletin işleyişi esnasında normal karşılayanların normal olarak görülemeyeceği kanaatindeyim.
CUMHURBAŞKANI NE İŞ YAPAR?
Türkiye’nin bu soruyu ciddi olarak sorması gerekiyor. Gerçekten, Cumhurbaşkanı ne iş yapar?
İdeal cumhurbaşkanı makamı bir orkestra şefidir. Türlü çalgı aletlerinin armonik bir bütünlükle herkesin beğeneceği bir şarkıyı çalmasını koordine eder.
Evet, hangi şarkının çalınacağına da karar verir. Evet, şarkının nasıl çalınacağına da karar verir.
Tempolu veya ağır, aksak veya yürük, neşeli veya lirik...
Ama, orkestra şefi her çalgıyı kendisi çalmaz! Her çalgıyı kendisi akort etmez! Her çalgının temizliğine, yağlanmasına kendisi karar vermez!
Orkestra şefi doğru çalgıcıları bir araya getirir ve onlara istediği ezgiyi, istediği atmosferde çaldırmaya konstanre olur.
TEK ADAM REJİMİ ÖLDÜRÜR!
Biliyorum, bazı dostlar, yine abarttığımı düşünecektir. Ancak, tehlike ciddi boyuttadır. Eğer, bir Cumhurbaşkanı alanı olmadığı halde, eğitime ara verilmesi konusunda karar makamı olarak görülüyorsa, o ‘sistem’ doğru işlemiyor demektir.
700 sene önce Cengiz Han dahi, devleti böyle yönetmiyordu. Her işin ehlini arıyor, buluyordu. Çin’de olduğunu öğrendiği uzmanları ordular gönderip getirttiği ve işlerine bir an dahi müdahale etmeden, çalıştırdığı biliniyor.
550 sene önce Fatih Sultan Mehmet de devleti böyle yönetmiyordu!
100 sene önce Atatürk de devleti böyle yönetmiyordu!
Eğer, işi ehline vermez, tüm kararları bir elde toplarsanız, hata yapmanız kaçınılmazdır. Devletin tepesinde yapılan hata, Amasya’nın bir köyündeki değirmencinin yaptığı hata ile bir olamaz.
Değirmenci değirmenin kırılan taşını onarır. Peki, bozulan düzeni kim onaracak?
SON SÖZ: Türkiye’nin asıl ‘beka sorunu’ tek adam rejiminden biran önce kurtulmaktır.