Atilla Köprülüoğlu

Atilla Köprülüoğlu

BUGÜN PAZAR

Yıl; 1938...

Aylardan Haziran'dır.

"Donanma Davası''nda Nâzım Hikmet,

Kemal Tahir, Dr.Hikmet Kıvılcımlı, Kerim Korcan'la beraber sanıktır.

Suçları;

"Komünizm yoluyla askeri isyana teşvik."

Devrimci aydınları hedef alan davadır!

Sanıklar "Erkin" gemisinde tutukludurlar.

Alt kamaralarda kalmaktadırlar.

Günde bir ya da iki saat, güverteye havalandırmaya çıkarılmaktadırlar...

facebook-1639323638843-6875821695695065261.jpg

Günlerden Pazar'dır...

Gemi, tatbikat yapan donanmayla birlikte Silivri açıklarındadır.

Nâzım'ın iki önemli ziyaretçisi gelecektir gemiye;

"Annesi Ayşe Celile Hanım ve kardeşi Samiye..."

Celile Hanım gemiye geldiğinde Nöbetçi Teğmen Fahri Çoker'le görüşüp kibar bir dille ricasını iletir;

"O gün oğluyla gemi tabldotundan yemek yemek..."

Aynı zamanda mahkemenin Sorgu Hakim Yardımcısı da olan

Teğmen Çoker anneyi kırmaz,

dört kişilik yemek getirtir ve hep beraber yerler.

Ancak Sorgu Hakimi Binbaşı Şerif durumu görünce yardımcısına çok kızar.

(Fahri Çoker, yıllar sonra Amiral olacak, Askeri Yargıtay Başkanlığı'na da seçilecek, 1972'de de Cumhurbaşkanlığı Hukuk Danışmanlığı'nı üstlenecektir.)

 

****

Annesi çok üzgündür ziyarette.

Kızıyla Nazım'ı teselliye çalışır.

Oysa şair çok sakindir.

O komünist hareketin simgesi sayıldığına, bu yüzden her olayda aranıp kendisinin bulunduğuna inanmaktadır.

Değişmez bir olguydu gözaltılar, hapislikler onun için.

"İçimde mis kokulu kızıl Birgül gibi duruyor zaman.

Ama bugün cumaymış, yarın cumartesiymiş, çoğum gitmiş de azım kalmış, umurunda değil." yazandı o!

"Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine...

Bu hasret bizim!"diye haykırandı "Davet"inde...

Bursa Hapisanesi'nde

Ressam İbrahim

Balaban'a tekrarlıyordu:

"İnsanlar, duyduk duymadık demeyin insanlar! İyi ve güzeli, çalışkan insanları ve baskı altında tutulan aydınları savunmak için, Türkçe konuşabilmek için silahımı sıkıyorum!"

(20 yıl ağır hapse mahkum edilir Nâzım davada. İndirimle 13 yıl 4 ay.

Önceki Harp Okulu davasında aldığı 15 yıl da eklenince, cezası 28 yıl 4 aydır.

29 Ağustos'ta hapse girecektir.

Nâzım, 37 yaşında orta yaşlı bir adam olarak girdiği hapisten 50 yaşında çıkacaktır.) 

 

****

Bugün Pazar...

Shakespeare, Goethe, Balzac, Tolstoy gibi dahi sanatçıların sıralandığı "Büyük Adamların Hayatları" isimli dizide yer alan tek Türk "Dünya Şairi"

Nâzım Baba!

"Yaşamakta ayak direyeceksin.

Belki bahtiyarlık değildir artık, boynunun borcudur fakat, 

düşmana inat bir gün fazla yaşamak" yazan Nâzım Baba!

Her haliyle insan kalan, özünü koruyan Nâzım Baba...

"Bazen ölmek nasıl bir vazife olursa, yaşamak öyle bir vazifedir.

Verilmiş bir sözü yere getirmektir.

Benim için yaşamak denen hadise ister hapiste olayım, ister dışarıda, ister sevgilinin eli elimde ay ışığını seyrederim, ister hapishanedeki odamın tavanında yürüyen tahtakurusu bu, yaşamak bir saadetti.

Hata sanırım, bizim Türk edebiyatında 'yaşamak ne güzel şey' diyen ilk şair, kulunuzdur!" satırlarını Bursa Hapisanesi'nde not defterine düşendir Nâzım Baba...

O, "Ben bir dahi değilim" der ve ekler;

"Fakat iyi bir sanatkârın ve bunu herşeyden önce ideolojime borçluyum."

 

****

Ne mutlu bize ki;

Nâzım Hikmet gibi emsalsiz bir değere sahibiz.

Bugün Pazar...

Önceki ve Sonraki Yazılar