Atilla Köprülüoğlu
"BÜLENT ZEREN OLMAK"
“...kocaman gözlüklerin, beyaz gömleğinle
bir laboratuvarda insanlar için ölebileceksin,
hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,
hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,
hem de en güzel en gerçek şeyin
yaşamak olduğunu bildiğin halde diyordu ‘Yaşamaya Dair’ de Nâzım Hikmet.
Girişte sizi karşılayan ve videonun en sonunda gördüğünüz fotoğrafı, babamın yapacağı son ameliyattan hemen önce ben çekmiştim. Sonra kısa bir sohbet etmiştik.
Ardından bu neşeli, güçlü ve ‘yaşıyorum’ diyen pozu vermişti.”
xxxx
Birçok sporcunun hayatına dokunan, spor hekimliğini ülkemizde üst noktalara getiren, spor tarihimize de çok değerli koleksiyonlar kazandıran Dr. Bülent Zeren’in kurucusu olduğu Karşıyaka Spor Tarihi Müzesi’ndeki anma etkinliğinde, oğlu Can Zeren böyle başlıyordu konuşmasına.
Duygu yüklü, etkileyici bir konuşmaydı.
Not alabildiğim kadarıyla;
“Beyaz önlüğüyle, yeşil kıyafetiyle kendi arzusuyla insanlar
için ölebilmek ölümü olumlamaktan ziyade yaşamanın ta kendisidir. Olmak demektir.
Bu anlamda Dr. Bülent Zeren olmak felsefesinde bir yaşam sürmüştür.
Peki nedir olmak?
Buna yanıt verebilmek için ‘sahip olmak’ kavramını da anlamak gerekir.
‘Olmak’ eylemi ve fikri üzerine en önemli yapıtlardan biri filozof Erich Fromm’un ‘Sahip Olmak ya da Olmak’ kitabıdır.
Fromm’un belirttiği gibi ‘Olmak’ için ‘ben’ tutkusundan ve her şeyi kendi benliğimiz, kendi çıkarımız açısından değerlendirmekten sıyrılmak zorundayız yani ‘Sahip olmak’ saplantısından, pasif duygulardan, ihtirastan, hasetten, nefretten, kibirden sıyrılmak(...) Gerçek zenginlik ancak, gönül zenginliğidir.
Ve Goethe: ‘Biliyorum ki ben, ruhumdan akıp gelmek isteyen düşünceler dışında hiçbir şeye sahip değilim.
Biliyorum ki ben, tatlı bir sevgiyi, küçük bir sevinci tattığım anlar dışında, hiçbir şeye sahip değilim.’
Bu alıntılardan çıkarabileceğimiz sonuçlardan bazıları şunlardır:
Olmak; koşulsuz sevmeyle mümkündür.
Olmak; gönüldür.
Olmak; gönül gücüdür. Olmak; vermektir, sevmektir.
Olmak; insanları ve doğayı bir araç olarak değil her birini bir amaç olarak görmektir.
Dr. Bülent Zeren de mesleğini, bilimi, sanatı, insanı, doğayı, sporu ve Karşıyaka’yı işte böyle sevmiştir.
Bir araç olarak değil, her birini bir amaç olarak görmüştür(...)
Olmak; yaşamı dinleyebilmektir.
Dr. Bülent Zeren için artroskopiyle baktığı her bir dizin içinde nice dünyalar vardı, nice umutlar, nice hüzünler, nice sevinçler vardı.
Attığı her bir dikiş ile nice kariyeri yeniden yaşama bağlamıştır Dr. Bülent Zeren.
İşte böylelikle ‘yaşadım’ diyebilmiştir Dr. Bülent Zeren.
Böylelikle olmuştur.
İşte bu nedenle Dr. Bülent Zeren hâlen Dr. Bülent Zeren olmaktadır.”
xxxx
Sımsıcak gülüşlü, paslanmaz yüreğiyle bizlere iyi gelen, gerçek bir aydın, iyi hekim, muhteşem bir Karşıyaka sevdalısıydı Dr. Zeren.
Hayatı yaşanmaya değer kılan ender insanlarımızdandı. Işığı asla kararmayacaklardan!
Hani ne diyor Ernest Hemingway; “Her insanın hayatı farklı bir şekilde sona erer.
Onu başkalarından farklı kılan nasıl hayat yaşadığı ve nasıl veda ettiğidir.”
Hatıralarımızdaki yeri öylece duracaktır…