Atilla Köprülüoğlu

Atilla Köprülüoğlu

POSTAL

Bekir Coşkun "Postal" başlıklı bu yazısını paylaştı Sözcü okurlarıyla;

"Onu avucumda eve getirdiğim gece camlara gidip annesini aradı, annesi sabaha kadar evin etrafında dönüp durdu…

Ertesi gün Cunda'dan ayrılacaktık, o sabah annesi ile son kez oynadı… Postalı alıp yola çıktığımızda annesi uzun süre arabanın arkasından koştu… Bizim Hayrettin telefonda “Sizin peşinizden arkadaki tepeye çıktı, arkanızdan baktı durdu” demişti…

 

facebook-1630792570264-6840039800630395574.jpg

Ayakları büyük olduğu için adını 'Postal' koyduk…

Ankara'ya geldiğimizde, Andree'nin çöplükte bulup eve getirdiği koca Suşi'yi görünce çok korkmuştu… Ama Suşi onun bebek olduğunu anladı, önüne katıp bahçenin dört bir yanını gezdirdi, sonraki günlerde ona 'savaş oyunları' öğretmeye başlamıştı…

'Savaş oyunu' dediğimiz, evden kaçırılan minderler nasıl parçalanır, yepyeni ayakkabılar toprağa nasıl gömülür, masanın ayağı nasıl yenir… Ki misafirlerimiz genelde bir buçuk ayakkabı ile dönüyorlardı evlerine…

Andree gelen akrabalara onun çok zeki bir köpek olduğunu uzun uzun anlattı, mecburen gülümseyerek dinlediler, bir gözleri Postal'da..

'Yenge bizi sanki tanıdı…'

'Tanımaz mı, nasıl da sevindi geldiğinize…'

Sevinmiştir, misafir demek ayakkabı demek… Gidecekleri zaman misafirler ellerinde tek ayakkabı ile dolanmaya başladıklarında, bunun 'savaş oyunu' olduğunu biliyorduk…

*

9 sene hiç ayrılmadık… Zamanla birbirimize benzemeye başlamıştık…

Yaz geldi mi gözlerimiz aynı zamanda kızardı, mide ilaçlarını ikiye böldüm, yarısı ona, yarısı bana, ben hastalandığımda o da hastalandı… Andree 'Bu seni taklit ediyor' diyordu…

Son zamanlarda onu evde bırakıp hastanelere gittiğimizde, günlerce camda bekledi… Döndüğümüzde geceleri başını dizime koyuyordu, bütün acılarımı hissettiğini anlıyordum…

Sonunda o da kanser oldu…

Ön bacağını aldılar…

*

Şimdi ikimiz de iyiyiz…

Onun üç ayağı var, birlikte geziyoruz…

Sözleştik:

'Sen benim nefesim ol, ben de senin ayağın…'

****

18 Ekim 2020...

Ayrılık defterinin elimize verildiği gündü Bekir Coşkun'un...

Vefatından kısa süre önce çok sevdiği Cunda'daki evinin balkonunda söyleşmiştik;

O söyleşi sırasında

"Sizin bu kadar çok sevilmenizin nedeni nedir Bekir Abi?" sorusuna verdiği yanıt dün gibi aklımdaydı;

"Çünkü; ben de onları sevdim. 

Tek istediğim; sıcak o elleri. Nerede olursa tanırım."..

Sonra "Postal''ı yanına çağırmış bol bol başını okşamıştı...

****

30 Eylül 2020'deki son yazısı da şöyleydi Sözcü'de;

"Yazı bilmem

Yazarım yazı bilmem

Bu yaz böyle geçti

Gelecek yazı bilmem..."

Vicdanın sesiydi o!

Hayvanlara da tutkuyla bağlıydı.

****

O Postal bugün melek oldu.

Bekir Coşkun'un eşi Andree, şu paylaşımı yaptı;

"Canım Postal'ım. Oğlum.Sen Bekir'imin emaneti, canlı bir parçası.

Sen de gittin.

Birbirinize kavuştunuz.

Peki ya ben.

Çok üzgünüm, içim yandı çok..."

****

"Postal" da, Bekir Abi gibi bir hazan ayında uçtu sonsuzluğa.

Sabırlar diliyorum Andree Hanım...

SON SÖZ YERİNE;

"Hayvanların çoğu insan gibidir,

Hem de iyi insan gibi..."

Önceki ve Sonraki Yazılar