MESELE YALNIZCA PRADA MONT MU?

Dijital dünyaya adapte olamayan geniş bir kitle var…

Sorun bu platformları kullanmayanlar değil.

Sorun, bu platformların doğasını bir türlü anlayamayanlar.

Üstelik skandalların konusu çoğunlukla politika ya da medya deneyimi olan kişiler.

Yani neyin haber değeri taşıyıp, neyin taşımayacağını bilen insanlar.   

Son örneğini Mehmet Metiner’le yaşadık.

Metiner, yoksul bir aileyi ziyaret etti.

Üzerinde Prada marka mont vardı…

Kuvvetle muhtemel özel plakalı aracı da kapıdaydı.

Malum ‘itibardan tasarruf olmaz’…

Ve fakat…

Asgari ücretin 8 Bin 506 Lira olduğu bir ülkede;

56 Bin Liralık mont haber değeri taşır.

Bunu da en iyi bilmesi gereken kişilerden biri Mehmet Metiner’dir.

Kendisi uzun yıllar hem gazetecilik hem de milletvekilliği yapmıştır.

Garip olan görüntünün basın tarafından değil; tamamen kendi inisiyatifiyle sosyal medya hesabından paylaşılması.

İnsanın bu türden bir şuursuzluğa şapka çıkarası geliyor.

Ancak mesele bununla da sınırlı kalmıyor.

Metiner, henüz kıvılcım olan krizin ateşini harladıkça harlıyor.

Önce montunun ‘çakma’ yani ‘sahte’ olduğunu söylüyor.

Ardından DERNEK YÖNETİCİSİ olan BİR ARKADAŞININ bu ve benzer markaların FASON üretimini yaptığını söyleyerek meseleye tüy dikiyor.

Eğer arkadaşı ‘FASON ÜRETİCİLER DERNEĞİ’ yöneticisi değilse sıkıntı büyük!

Aynı zamanda ‘bir kriz nasıl yönetilemez’ in de vücut bulmuş hali.

Olayın suç boyutuna değinmiyorum bile…

Hadi bir şuursuzluktur oldu…

56 Bin Liralık montla, duvarının sıvası dökülen bir eve ziyarete gittin.

Yetinmedin…

Montun sahte olduğunu beyan ettin…

 

 

Allah aşkına soruyorum!

El kadar çocukların sansürsüz fotoğraflarını ‘yoksul ama onurlu’ diye paylaşmak niye?

Bir de mesajı var ‘komşusu açken tok yatan bizden değildir’ diye…

Oysa…

Aynı öğreti bize ‘bir elin verdiğini öbür el görmesin’ de demiyor mu?  

Yapılan yardımı sağır sultana duyurma çabası niye?

 Neresinden tutarsan tut elinde kalıyor mesele…

 

Önceki ve Sonraki Yazılar