YAĞMUR MELEKLERİN GÖZ YAŞIDIR!

Yağmur, meleklerin göz yaşlarıdır…
Deprem ise Allah’ın gazabı… 
Ne oldu? Şaşırdınız mı? 
Şaşırmayın!
Bazı okullarda, gencecik zihinlere bunlar öğretiliyor çünkü…
Son dönemde pek çok veli ve öğretmenden duyduğum ifadeler bunlar. 
Çocuk yağmur yağınca annesine şu soruyu soruyor; ‘Biz bugün melekleri üzecek bir şey mi yaptık’?

Ölümle ilgili anlatılanlarsa çok daha korkunç. Bazı öğretmenler resmen sınıflarda ölüm güzellemeleri yapıyor. 

Ölüm ‘Allah’a yakın olmak’, ‘melek olmak’, ‘sevdiklerine kavuşmak’ ve ‘sevilen kul’ olmakla bitiştiriliyor. ‘Çocukların öldükleri takdirde melek olacağı’ vurgulanıyor. 

Bir anlamda ‘çocuk olarak ölürsen, cenneti garantilersin’ mesajı veriliyor! 
Bu söylemler, yetişkinler için rahatlatıcı ve anlaşılır olabilir… 

Ama çocuklar açısından anlaşılması güç ve son derece soyut olan ölüm kavramını cazip hale getiriyor ve merak uyandırıyor. 

Çocukların zihni yetişkinler gibi çalışmadığından, düş dünyaları onları çok farklı çıkarımlara sürüklüyor. 
Farklı bir ifadeyle biri çıkıp çocuğunuzun aklına ölümün cazip olabileceği fikrini yerleştiriyor!  
Okullarda yaşanan sorunlar bunlarla da sınırlı değil… Duyduğum bazı olaylar bu kadarına da pes dedirtiyor. 

Örneğin bazı okul yöneticileri, kız ve erkek öğrencileri ders aralarında, koridorlarda ayırmaya çalışıyor. 

Haremlik, selamlık yani!
İnsanın fikri neyse, zikri de odur… 
Farklı bir ifadeyle böyle insanlar kendi zihinleri kirli olduğundan, başka zihinleri de sapık zannediyor. 

Daha da acısı bu tür uygulamalar, çocukların akıllarına daha önce var olmayan düşünceleri getiriyor. Yasak olan merak uyandırıyor…
Eğitim sistemi, aile içi şiddet, akran zorbalığı gibi öğrencileri ve dolayısıyla doğrudan bu ülkenin geleceğini ilgilendiren binlerce sorun varken, kimi öğretmen ve okul yöneticileri kızların etek boyuna ve erkek öğrencilerle münasebetlerine takmış durumda! 

Bunların kafası baskı ve yasaklamanın herhangi bir davranışı cazip hale getireceğine ya da pekiştireceğine bir türlü basmıyor!
Pek çok öğretmenden duyduğum kadarıyla mevcut durumda acil müdahale gerektiren iki önemli konu var. 

Bunlardan biri okul bırakma oranlarında yaşanan artış, diğeri de çocuklar arasında giderek yaygınlaşan ‘küfür’ problemi.  
Avrupa İstatistik ofisinin 2021 yılı verilerine göre Türkiye Avrupa ülkeleri arasında okulu erken bırakma oranı bağlamında ilk sırada yer alıyor.

Uzmanlar, baskın sebepler arasında eğitimde sınav odaklı uygulamalar, gelecek kaygısı, öğrenci özerkliğinin sınırlılığı gibi başlıklara işaret ediyor. 

Küfür sorunu ise başlı başına kocaman bir problem olarak karşımızda duruyor. Bırakın tartışma anlarını, çocuklar şakalaşırken bile birbirlerine en ağır küfürlerle hitap ediyor!
Şimdi bu yazıyı okurken aklınızdan neyse ki benim çocuğum böyle bir okulda değil ya da böyle öğretmenleri yok diye geçirebilirsiniz. 
Ancak bu ziyadesiyle saf bir bakış açısı çünkü bu çocuklar büyüyecek… 

Toplu taşımada, bir parkta, yolda yürürken ya da iş hayatında tamamıyla bambaşka kültürel kodlarla büyüyen çocuklar yan yana gelecek.  
Ve emin olun… 
Çocukluğunu sevgisizlik, şiddet, baskı ve ‘tabuların’ şekillendirdiği birey, ‘öteki’ yaşam biçimlerine saygı göstermeyecek! 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar