ZOR ZAMANLARDA YAŞAMAK, KAPATILMASI GEREKENLER

Zor zamanlarda yaşıyoruz, ister fert isterse devlet olarak zor zamanlardan geçiyoruz, hatta rahatlıkla diyebiliriz ki, tüm insanlık zor zamanlarda yaşıyor.


Hatırlayalım, 2001 yılına girildiğinde milenyum dönemi denmişti, artık insanlık sınırların kalktığı küresel, global bir dünya ile tanışacaktı, şimdilerde sınır neredeyse evimizin bir odası ya da önü, kapısı oldu. Adına Kovid 19 ve mutantları denen görünmez bir virüs tüm insanlığı esir aldı, küreselleşme hayalleri, global dünya beklentileri zihinlere hapsoldu. Ne zaman bu badireden çıkacağız bilinmiyor. Yeri geldi önümüzdeki on beş gün çok kritik dendi, neredeyse on beş ay oldu, aşı çıkınca rahatlarız dendi, bir değil birkaç aşı çıktı, şimdi de Haziran ayı sonunda diyen var, Eylül sonu diyen de. Gerçekler değil beklentiler satılır oldu bilim dünyasında da. 
İnsanlarda bir yılgınlık, devletlerde ne yapacağını şaşırmış durumda, kapansak mı yoksa normal yaşama devam etsek mi, sürü bağışıklığı bir yöntem mi yoksa tekrar sıkı sıkıya kapanmamı?  Velhasıl, zor zamanlarda yaşıyoruz.   
Sevgili okurlar, 
Sadece fert ve aile olarak zor zamanlarda yaşasak ne gam. Ülke olarak zor zamanlardan geçiyoruz, gerçi alışığız, bu topraklarda doğup büyüyen herkes, ülkenin sürekli zor dönemlerden geçtiğini hep dinlemiştir. Bu ülkede her on yılda bir ekonomik kriz çıkar, hatta devlet krizi çıkar, sonrasında birkaç yıl olağan geçer. Olağan dönem mi yoksa olağandışı zor dönem mi çoktur bu topraklarda, bilemedim. 
Zor zamanlara ek olarak bir de ilginç bir dönemde yaşıyoruz. Şimdilerde bir de kapatma sözleri, kapatma tweetleri döneminden geçiyoruz. Toplum olarak biz kapatma sözlerinden son dönemlerde virüsten korunmak için eve kapanmayı, kapatmayı anlıyorduk. Halbuki niyet farklıymış, kurumları, kuruluşları, mahkemeleri ve partileri kapatma kast ediliyormuş.  HDP’yi kapatma ile başlayan bir süreç Anayasa Mahkemesini kapatmaya kadar gitmiş. Dahası var, dünkü TBMM’de yaşananlara ve konuşmalara bakılırsa TBMM fiilen kapanmış, kapatılmış bile.  Velhasıl, her gün yeni bir kuruluşun kapanması, kapatılması gündemde. 


Uzunca bir süredir parti kapatılması gündeme gelmiyordu, şimdi ise, yargılamaya bile gerek yok, eksik olsun, hatalı olmuş olmamış fark etmez, derhal ve hemen kapatılmalı sözlerini duyuyoruz. Öyle ki, geçmişte parti kapatmalardan en fazla mustarip olan siyasetçiler bile parti kapatma konusunda canhıraş bir istekli ki, görmeye değer. 


Sevgili okurlar, inanın şu son zamanlarda yaşanan olaylardan sonra acizane aklıma ister istemez farklı öneriler gelmiyor değil. 


Madem ki, kapanma ve kapatma zamanında yaşıyoruz, sadece parti kapatma ve mahkemeleri kaldırmakla kalmayalım; 
Korona virüs vaka sayılarını bir türlü aşağıya çekemeyen test merkezlerini kapatalım gitsin,  
Türk Lirasının değerinin düşmesine bir türlü engel olamayan, zaman zaman da başkan atamasıyla piyasaların alt üst olmasına neden olan ve gündemi lüzumsuz yere meşgul eden Merkez Bankasını kapatalım gitsin,
Enflasyonun yüksek çıkmasına neden olan zincir marketler var ya, onları da kapatalım.
İsterseniz kapatılması ve kapanması gerekenleri siz belirleyin.

Önceki ve Sonraki Yazılar