Buket Işıkdoğan Köse

Buket Işıkdoğan Köse

YALNIZ DEĞİLSİN GELİNCİK

Biz kadınlar erkek hegemonyası altında geleneğin, dini baskıların içine sıkıştırılmaktan ne yazık ki hala kendimizi kurtaramadık.

  Şunu unutmayalım ki, hiçbir şiddet türü, şahsi bir mesele değildir. Şiddeti aile içi bir mesele gibi değerlendirmek, susmak yanlıştır.

  Şiddet kadının kaderi değildir. Şiddet yönünü bulamamış bir ruhun çıkış yolu olarak seçtiği bir yol, kendinin sahip olamadıklarına sahip kişilerden alınan intikam şekli, güçsüzlerin baş vurduğu güçtür.

  Eski dönemlerde kadına şiddet yasalaştırılmış! Okuduğumda inanamadım. Gelin geçmişe doğru bir yolculuğa çıkalım.

  Eski Yunan’da kadın düşmanlığı, aile hanedanlığının sona erdiği, iktidarın kent Devletleri’ne geçtiği M.Ö. 8 yüzyıldan başlamıştır. Doğu Akdeniz’de sefalet ve acıların nedeni olarak kadın suçlanmıştır ve bu suçlamalar Antik Çağ’ı izleyen dönemlerin batı kültürlerinde de aynen yer bulmuştur.

  Hasiodos, M.Ö. 8. yüzyılda Pandora söylencesinde öyle yazmıştır:

‘’ Bütün kadın sürüleri, güzel felaket Pandora’dan doğmuş, o andan itibaren insanlar üzüntü, yaşlanma, hastalık ve ölüme mahkûm olmuştur’’

  Homerou’un M.Ö. 8. yüzyılda İlyada’da yazdığı Helen en nefret edilen kadın olarak anlatılır.

‘’ Helen de Pandora kadar güzeldi ve güzelliği ölümü ve savaşı getiren bir tuzaktı’’

  M.Ö. 7. yüzyıl da Eski Yunan şairi Semonides, Zeus’un yarattığı en büyük felaket kadınlardı, diye yazar.

  M. Ö. 7. yüzyılda Romalus aile hukuku, kocaya karısını öldürme hakkını tanımıştır. Bir kadın şarap içtiği için, kıskançlık nedeniyle kocası tarafından öldürüle biliyordu.

  Roma’da Romulus’a atfedilen yasaya göre, bütün erkek çocuklarına yaşam hakkı tanınırken sadece ilk doğan kız çocuğuna yaşam hakkı veriliyordu.

  6. Yüzyıla gelindiğinde ise Salon Yasaları uyarınca kadınlar toprak alamıyor, satamıyorlardı. Babalar isterlerse kızlarının evliliğine son verebiliyor ve başka biriyle kızlarını evlendire biliyorlardı. Evlenmeden bekaretini kaybeden kız, babası tarafından köle olarak satılıyordu.

  Filozof Dermoktiros (M.Ö. 460- 370) bir kadının düşünmeyi öğrenmesinin çok kötü sonuçlar doğuracağını öne sürmüştü.

  Arap kültürüne hiç girmeden gelin bu medeniyetlerden daha geriye Sümerlere gidelim.

Sümerlerde kadın yasalar önünde tek başına tanık olabiliyor, ticaret yapabiliyor, teftiş edebiliyor ve katiplik yapabiliyordu. Mülkiyet edine bilmelerini sağlayan birçok yasa vardı.

  Sümerler ’de tek eşlilik vardı. Eş izin verirse erkek ikinci bir eş alabilirdi.  Bunun için kadın hâkim karşısında bu izni verdiğini yasallaştırıyordu. Evlenme ve boşanma konularında da birçok haklara sahiptiler. Sümerler küçük kız çocuklarının evlendirilmesine karşıydı.

  Orta Asya Türk topluluklarında da kadına önem verilirdi.  Kadın ve erkek eşit haklara sahipti. Kadınlar ata binip ok atar, top oynar, güreş gibi ağır sporlar yaparlar ve savaşlara katılırlardı. Devlet yönetiminde, hakanların yanında hatun adı verilen eşleri de söz sahibiydi.

  Ben kısa kısa değiniyorum ama lütfen bu konuları araştıralım.

  Selçuklu dönemine kadar da kadın toplumun eşit bir parçasıydı. Selçuklulardan itibaren kadının ikinci plana atılması Cumhuriyet ile birlikte tekrar değişti ve kadın gerçek değerine tekrar kavuştu.

  Atatürk Devrimlerinin, Cumhuriyet’in kadına iade etmiş olduğu hakları görmezden gelemeyiz.

  Peki ne oldu da son yıllarda ülkemizde kadın cinayetleri arttı ve kadın korunamaz hale geldi. Büyük bir sevinçle karşıladığımız 11 Mayıs 2011’de imzalanan İstanbul sözleşmesiyle rahat bir nefes aldık ve hatta 2014 ‘de yürürlüğe girmesiyle de kadın cinayetlerinde, ciddi anlamda bir düşüş de yaşadık. Ancak bu sözleşmeyi imzalayan otorite, 2021’de bir gece de Cumhur Başkanlığı Kararnamesi’yle bu sözleşmeyi feshetti, neden?

Biz kadınlar fesih nedeninin, Türk’ün geçmişiyle bağdaşmayan uydurma kültürleri, eski Yunan anlayışını din zanneden ve bizlere bunları dayatmaya çalışan birkaç yobaz istiyor diye olduğunu ve bunun oy için yapıldığını düşünüyoruz.

  Gerçek haklarını Türk Kadınına geri veren Atamızın bütün Devrimlerine sahip çıkmak zorundayız. Eğer sahip çıkmazsak bütün haklarımızın elimizden alındığı bir sabaha uyanırız!

 

 

 …

 …

Yolda olmak yanmaktan iyidir,

Hayata yeniden başlamak gerekir

Yalnızlık korkusu umudu kirletir,

Yalnız değilsin Gelincik.

 

Dayan gelincik dayan

Umudun boynu bükülmesin

Dayan gelincik dayan

Kalbinden huzur eksilmesin.

 

Sanatçı EGE ye ait bu sözler.  Yalnız değilsin GELİNCİK. 

Önceki ve Sonraki Yazılar