Çetin Osman Budak

Çetin Osman Budak

AKP’nin çiftçiye son sürprizi

BUGÜNLERDE Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu’nda bir yasa tasarısı görüşülüyor. Tasarı, yaklaşık 1,5 milyon çiftçiye sulama hizmeti veren Sulama Birlikleri’nin feshedilmesini öngörüyor.
Tasarının yasalaşması halinde sulama hizmetlerinin işletmesi önce DSİ’ye geçecek daha sonra da özelleştirilecek. Orman ve Su İşleri Bakanı da geçen hafta yaptığı açıklamayla özelleştirme yapılacağını doğruladı ve gerekirse her tarlaya bir su sayacı takacaklarını belirtti.
Aynı Bakan, 2007 yılında işveren dergisine verdiği mülakatta, aynı konuda tam aksini söylemişti. İşte AKP Genel Başkanı Erdoğan’dan başlayan tutarsızlık ve ciddiyetsizliğin başka bir örneği daha…
DSİ’nin sulama hizmeti sunumundan kademeli olarak çekilmeye başladığı 1993 yılından beri Türkiye çapında 378 adet Sulama Birliği çiftçiye sulama hizmeti sağlıyor. Bu hizmetin kalitesi DSİ’nin denetim raporlarına göre pek yabana atılır gibi değil. Buna rağmen, tasarının 32. maddesi çerçevesinde Birliklerin işletme hizmetlerinin ve tesislerinin üçüncü kişilere devri söz konusu olabilecek.
Buradaki en önemli sorun, su kaynaklarını devralan özel şirketlerin ücret belirleme ve bu ücreti istediği zaman tahsil etme yetkisine herhangi bir sınırlama getirilmemesi.
Özelleştirmeden sonra zaten hâlihazırda yüksek gübre ve mazot fiyatlarıyla ektiği ürünün bedelini bile karşılamakta zorlanan çiftçimiz, sulama amaçlı kullanmış olduğu suyun özelleştirilmesiyle çok yüksek su faturalarıyla karşılaşabilir.
Bu da Türk tarımı açısından kesin bir ölüm emri anlamına gelmektedir.
Fahiş fiyatlandırma dışında en büyük olası sorun ise, yüksek miktarda sulama gerektiren ancak üreticiden çıkış fiyatı düşük ürünlerde ortaya çıkacaktır. Pamuk ve pancar bu tür ürünler arasında ülkemizde en çok ekilen ürünlerdir. Yapılacak düzenlemeyle, bu ürünlerin üretimi ya tümüyle yapılabilir olmaktan çıkacak ya da üretim zinciri girdi fiyatları artacağından pancar şekeri gibi nihai ürünlerin tüketiciye maliyeti çok yükselecektir.
Konuyla ilgili başka bir sorun ise Sulama Birlikleri’nin varlıkları. Çiftçilerin yıllar boyunca yapım maliyetlerini aidatlarıyla ödedikleri tesislerin, devlet eliyle özel şirketlere devredilecek olması yine rantiyeci AKP’nin marifetleri arasına girecek. 
Hafta başında Trakya’da incelemelerde bulundum. Bölgede çiftçiler kan ağlıyor. AKP iktidarının yıllardır uyguladığı yanlış politikalar sonucunda hepsi perişan, borç içinde yüzüyor. Küçük ve orta ölçekli üretici, desteklenmek bir yana topraklarını yok pahasına elden çıkarma noktasına gelmiş.
Artık köylü toprağını işleyemiyor, tarlalar birer birer büyük sermaye gruplarına ve bankaların eline geçiyor. İktidar sessiz..
Bu düzenleme ile köylünün suyu da sermayenin inisiyatifine bırakılıyor.
Tasarının bu haliyle kanunlaşması tarımımız için daha da büyük bir felakete neden olacak ve çiftçinin ve tarım sektörünün bütünüyle çöküşünü daha da hızlandıracaktır.
22 Mart “Dünya Su Günü”, bu noktada rahmetli Bülent Ecevit’i halkın gözünde efsaneleştiren o ünlü sözünü hatırlatmak isterim, “Toprak işleyenin, su kullananın…”
Çiftçimizin ve tarımımızın mevcut durumu hesaba katılarak, bu tasarı derhal komisyondan çekilmelidir. 

Önceki ve Sonraki Yazılar