Elif Doğan Şentürk

Elif Doğan Şentürk

Demirtaş kararı “Bizi bağlamaz” mı?

Ankara’da partiler mevcut konjonktüre göre seçim stratejileri geliştirirken, AİHM’den gelen karar bütün planları alt-üst etti.
Erdoğan’ın ilk tepkisi çok sert ve Selahattin Demirtaş'ın serbest bırakılmasını talep eden AİHM'nin kararı için "Bizi bağlamaz. Biz karşı hamlemizi yapar, işi bitiririz" yorumunda bulundu. Bu karşılık nasıl olacak şimdilik bilmiyoruz.
Peki, Erdoğan gerçekten Demirtaş’ı geçmişte bölgede olan olaylarla ilgili sorumlu tutarak mı bir değerlendirme yapıyor?
Bugüne kadar konuşulan senaryolardan yola çıkarsak, hiç öyle olmadığını, bu yaklaşımın tamamen sandık endeksli bir çıkış olduğunu, hatta serbest bırakılmaması durumunda, Demirtaş’ın seçim meydanlarının bir numaralı konusu yapılacağı kesin.
Erdoğan’ın geçmişte kendi haklarıyla ilgili üç kez AİHM’e başvurduğu gerçeği gün gibi ortadayken; bugün AİHM’i çok sert sözlerle eleştirmesinin altında yatan gerekçenin “sandık” olduğu tezini güçlendirmektedir.
Neredeyse kopma noktasına gelen Cumhur İttifak’ını bir can simidi olarak görmesi de bu yüzden.
Çünkü çok fazla anket yaptırdığını bildiğimiz Erdoğan’ın önüne gelen anketlerin hiç de iç açıcı olmadığı iddiaları Ankara kulislerinde artarak konuşulmaya başlamıştı.
Sözün özü; kopma noktasına gelen ittifakın yeniden canlandırılması tamamen “sandık” mecburiyetidir.
Bu arada Bahçeli, görüşme öncesi; önemli ölçüde belediye başkan adaylarını açıklayarak, AKP’yi bu adayları desteklemeye mecbur kılmıştır.
Yani bu birlikteliğin kazananı Bahçeli olmuştur.
AKP-MHP ittifakının meydan nutuklarının merkezine “milliyetçi” söylemleri oturtacağı kesin. Bu stratejiye göre; en azından seçim bitene kadar Demirtaş serbest bırakılmayacak gibi görünüyor.

İşte AİHM kararına karşı üst perdeden yapılan eleştirilerin ve sert açıklamaların altında yatan gerekçe budur.
Burada CHP’nin işi de zor. CHP “Karara uyulmalı, Demirtaş tahliye edilmeli” dedi. Yani hukuk ve demokrasi açısından doğru olan açıklamayı yaptı. Ama tabi bu açıklamaların da seçim meydanlarına malzeme olacağını görmemek olmaz. CHP doğal olarak “Hukuk ve Demokrasi” demeye devam edecek. İktidar ise yine CHP ve HDP’yi bir arada göstererek suçlamalarına devam edecek.
Bu, işin iç siyasi boyutu.
Bir de uluslararası boyutu var, Türkiye’nin itibarı var.
Bir bilgi notu da paylaşalım; AİHM, Avrupa Birliği'nin değil, Avrupa Konseyi'nin bir organı. Türkiye Avrupa Konseyi'nin üyeleri arasında yer alıyor. Yani bu üyelik, AİHM'in ihlal kararlarında dayandığı Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin tarafı olduğu demektir!
Peki, karar bizi bağlamıyorsa Türkiye üstelik de kurucusu olduğu Avrupa Konseyi'nde kalmaya devam edecek mi?
Bu arada Erdoğan’ın “Bizi bağlamaz. Karşı hamlemizi yapar, işi bitiririz” ifadesine karşılık Adalet Bakanı Abdülhamit Gül ise "Yargılama halen derdesttir. Yargılamayı yapan mahkeme AİHM kararı gerekçelerini dikkate alarak bir değerlendirme yapacaktır. Hepimizin bağımsız yargının kararına saygı göstermesi lazım! Tahliyeyi verecek olan siz de ben de değilim, bağımsız Türk yargısıdır" dedi.
Birçok hukukçu bu karar derhal uygulanmalıdır, bu karar “Bizi bağlar” diyor.
Kime diyor? Yargının tarafsız ve bağımsız olduğu, Hukukun üstünlüğüne inanan ülkelere diyor.
Yani bizimle bir ilgisi yok!!!

Önceki ve Sonraki Yazılar