“Gülmek devrimci bir eylemdir”
Peki ya ağlamak?
Bağıra bağıra, hıçkıra hıçkıra,
vicdanını, yüreğini hatta insanlığını döve döve, dövüne dövüne ağlamak devrimci bir eylem değil midir?
Oğluna pantolon alamadığı için, intihar eden babayı duyunca ne yaptınız?
Sizin de uykularınız kaçmadı mı?
Aklınız almıyor mu bütün bu trajedileri?
Düşünemiyor musunuz yoksa düşünmek mi istemiyorsunuz?
Ya da “Bana ne, ben mi kurtaracağım” klişesine mi sığınıyorsunuz?
Uzun süredir beyninize attığınız ilmekleri çözmeye gücünüz yok mu artık?
Yoksa korkuyor musunuz?
Gölgenizden bile mi?
Çoğunlukla, kendi gölgenize takılıp düştüğünüzün hala farkında değil misiniz?
Yok yok siz bunların hiç birini yapmıyorsunuz bence.
Bütün sorunları bir kapağın altındaki, anasonlu-anasonsuz, mayalı-mayasız sıvının içine katıp yudum yudum içiyorsunuz.
Sonra...
Sonra sırayla ekonomiyi, siyaseti, iç-dış politikayı, hatta intihar eden babayı da konuştuktan sonra bütün sorunları halledip, güllük-gülistanlık bir ülke inşa etmenin sarhoşluğuyla, kendinizi düşe-kalka yatağa atıp mışıl mışıl uyudunuz değil mi?
Ama uyandığınızda, kalbinizin ve vicdanınızın ortasına saplanan bir ok kalbinizi zorluyor.
“Neden? Niçin? Nasıl böyle olduk?” sorularının ortasından çıkan trajedi oku, vicdanınıza her değdiğinde “Sıra kimde” diye içiniz içinizi yemeye başladı biliyorum.
“Çocuklarıma bakamıyorsam, çocuğuma bir pantolon alamıyorsam niye yaşıyorum ki” diyerek intihar eden çaresiz baba İsmail Devrim, bütün aynalarda karşınıza çıkıyor.
Hiçbir şey yapamamanın dayanılmaz sancısı düştükçe yüreğinize ağlayın.
Avuç içleriniz kanayıncaya kadar sıkın yumruklarınızı, hırpalayın duvarları.
Ağlayın...
Gözyaşlarınız birer inci gibi dizilsin hayatınızın gerdanına.
Gözbebekleriniz kanayıncaya kadar ağlayın.
İki cümleyle bütün bir hayatı özetlediği o sözlerden sonra hayatına son veren baba, bundan sonraki bakış açımıza bir ‘Devrim’ olur mu bilmem ama siz yine de sorgulayın, bağırın sesinizi duyurun, ağlayın...
Çünkü ağlamak da devrimci bir eylemdir
Çünkü ‘İsmail Devrim’in intiharı Türkiye’nin fotoğrafıdır’...