Emrullah’a şok

2017 Kasım’ında “Tilki İle Vals” adlı kitabım Siyah Beyaz Yayınları’ndan çıkmıştı. Kitapta; Taş Yapı adlı şirketin Yönetim Kurulu Başkanı Emrullah Turanlı’yı yazmıştım.
Kitapta; Emrullah Turanlı’nın beş parasız olarak İstanbul’a gelip, bir ailenin yanına sığınıp ardından Türkiye’nin sayılı zenginleri arasına girmesinin hikâyesini işlemiştim…
Emrullah’ın Fikirtepe halkını “kentsel dönüşüm” numarası ile nasıl evsiz, aç, açık perişan bıraktığını Fikirtepe halkının açıklamaları ve belgeler ışığındagözler önüne sermiştim..
Kadıköy Belediyesi ile mahkemelik olmuş, daha dava kesinleşmeden halkın ibadet ettiği camilere bile haciz koydurmuştu. Çocukların oyun alanlarına… Kadıköy halkının yararlandığı sosyal tesislere bile…
Fakirin, fukaranın Darülaceze’nin bina ve arazileri üzerindeki oyunları kaleme almıştım… Şişli’deki çocuklarının gittiği okul arazileri üzerindeki yapmaya çalıştığı usulsüzlükleri… Kitapta; Emrullah ile ortaklık yapanların feryatlarına yer vermiştim.

 

Emrullah’ın KKTC’deki Ercan Havaalanı inşaatındaki ortağı Alp Delimollaoğlu’nun, “Emrullah Turanlı 50 Milyon Euro'mu vermiyor...” sözlerini, Biyodizel işindeki ortağı Mustafa Ezici’nin, “Emrullah benim işimi, fabrikalarımı her şeyimi elimden aldı” şeklindeki feryatlarını okuyucularıma ulaştırmıştım. Keza daha birçok usulsüz işlemlerini…


Kitap daha piyasaya çıkmadan reklamları üzerinden kitap hakkında toplatma kararı aldı. Öyle ya tam bir avukat ordusu ile çalışıyor, üstelik çalıştığı isimlerin birçoğu eski hâkim ve savcı… Ankara 17. Asliye Hukuk Mahkemesi 18.12.2017 tarihinde, 2017/62 kararı ile Tilki İle Vals adlı kitabım hakkında, “Tüm Türkiye genelinde tüm kitapçılardan dağıtımının ve satışının durdurulması, toplatılması, dağıtılması ve/veya satılan kitapların varsa toplatılması, internet sitelerinde satım ve yayınlarının durdurulması” yönünde karar aldı…


Karara bir üst mahkemede itiraz ettik. Çünkü kararın hiç bir hukuki dayanağı yoktu. Üstelik yetkisiz mahkemeden alınmıştı. Üst mahkeme jet hızıyla itirazımızı reddetti.


Bunun üzerine yüksek mahkemeye başvurduk. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 25. Hukuk Dairesi, 27.06.2018 tarihinde 2018/806 E, 2018/974 sayılı kararı ile toplatma kararını kaldırdı. Kitap serbest kaldı. Kararda şöyle denmişti; “Dava konusu edilen kitapta ortaya atılan iddiaların genel olarak bir takım gazete, haber ve makalelere, mahkeme kararlarına, internet ortamında yayınlanan bir takım belgeler, televizyon yayınları gibi kaynaklardan elde edilen bilgiler temelinde oluşturulduğu, kullanılan kaynakların büyük çoğunluğunun herkes tarafından anlaşılabilir nitelikte açık kaynaklar olduğu…” Bu gerekçelerle yüksek mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi’nin verdiği kararı kaldırmıştı. Böylece kitap her yerde satılmaya başlandı.


Emrullah, beni savcılığa da şikâyet etti. Savcı değil sanki babasının oğlu imiş gibi istemediği yoktu. Hatta kitabı basan matbaacının, editörün bile yargılanmasını, mahpus damlarında çürütülmesini istiyordu. Daha neler neler…


Emrullah garip bir şekilde beni aile savcılığı ve mahkemesine şikayet etti.
Orada ona başka kapıya dediler.


Şimdi düşünün Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül ve diğerleri kitap toplatamamış, zira kitap toplatma ortaçağ da kaldı. En azından biz öyle biliyorduk. Ne garip ki, Emrullah yetkisiz bir mahkemeden, haksız bir karar alabiliyor ve kitabı toplatıyor.


Yine ne garip ki, yetkisiz mahkemenin bir üstü de aynı haksız, hukuksuz, yasalara aykırı bu kararını onaylıyor. Taa ki istinafa kadar. İstinafta hak yerini buluyor ama aylarca süren bir gecikmeyle…
İnsan düşünmeden edemiyor; bu hakimler kanunun böylesi açık maddelerine rağmen nasıl böyle bir karar verebiliyorlar?


Neyse Bana açılan ceza davasından beraat ettim.
Emrullah kararı temyiz etti İstinafa taşıdı.
Nihayet dünde istinaf beraat kararını onadı.
Emrullah yine kaybetti.
Emrullah bana her türlü iftirayı atmaktan çekinmemişti.
Acaba bu kararla utanır mı?

Önceki ve Sonraki Yazılar