Esin Gedik
Dolardaki yükseliş mi önemli Bayburt’a yapılan yollar mı?
SAYIN okur, kusura bakmayınız aslında bu yazının konusu dün saat önce 11.00’de açıklanacağı ilan edilen daha sonra 14.30’a alınan Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın açıklayacağı “Yeni Ekonomi Yaklaşımı” paketi hakkında olacaktı. Ancak saat 15.20 oldu ve TV’lerde canlı yayında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Bayburt’taki konuşması yayınlanıyor. Bayburt’a yapılan öğrenci yurdu, bölünmüş yolları falan anlatıyordu. Gerçi bu konuşma öncesinde 6 TL’nin altına düşen dolar, yeniden yükselmeye başladı!
Aslında paketi dinlemeye gerek var mı? Bugüne kadar hiç kimsenin aklına gelmeyen yeni bir ekonomik model mi açıklayacaklar? Sanmıyorum, zaten konuşmanın ilk yarım saatinde genel geçer açıklamalar dışında yeni bir şey olmadığı belli oldu.
Aslında yapılması gerekenler çok net bir biçimde ekonomistler, iş adamları, akademisyenler tarafından 2008 yılından bu yana her ortamda dile getiriliyor. Hizmet sektörüne dönük özel sektör ve kamu eksenli büyümeyle iyice sağlıksız hale gelen ekonomik yaklaşımın iflas ettiği bir döneme girmiş bulunuyoruz. Onlarca yıldır oluk gibi akan sıcak paranın sona erdiği bir döneme, ekonomi yönetimi olarak hazırlanmazsanız dolar bugün bırakın 6 TL’yi, 7’yi de bulur.
Her ne kadar döviz kurlarının bugün rekor seviyelere gelmiş olmasında ABD’nin dünya ticaretini tehdit eden kararlarının etkisi olsa da dünyada en fazla değer kaybeden para birimi maalesef Türk Lirası...
Borçla ve sağlıksız büyümenin sonuçları
Çünkü ülkenin ekonomik durumu bu tür dış etkenlere karşı dayanıklı değil. Merkez Bankası’nın ana politikasını enflasyon üzerine kurup, enflasyonun düşmesini sağlayacak adımları atmazsanız, seçim kazanayım diyerek kamu maliyesini bozarsanız, özel sektörün fizibilite çalışması yapmadan borçlanarak (hem de dövizle) yatırım yapmasını teşvik ederseniz, faizleri artırmanız gereken zamanda artırmayıp bankalara faiz indirimi baskısı yaparsanız, geri dönmeme olasılığının yüksek olduğunu bile bile Kredi Garanti Fonu kapsamında on binlerce şirkete kredi verirseniz bugün geldiğimiz noktayı “ülkemiz üzerinde oyun oynanıyor” hamasetiyle açıklayamazsınız. Yani açıklarsınız da ‘seçmen’ dışında kimseyi ikna edemezsiniz.
Tüm bu başarısız ekonomik adımların üstüne ülkeyi iki yıl OHAL ile yönetirseniz, demokratik tüm hakları askıya alıp, size muhalif olan (FETÖ üyeleri hariç) herkesi hukuksuz gerekçelerle işten atıp, cezaevine koyarsanız, 6 ayda bir eğitim sistemini değiştirirseniz, bırakın komşuları ticari olarak derin bağlarımızın olduğu tüm ülkelerle sorun yaşarsanız “Eyy Almanya… Eyy Hollanda…” diyerek diplomasiyi sürdürürseniz zaten sağlam olmayan ekonomik yapıyı daha da bozarsınız.
Bu sorunu halka ‘dolarınızı bozdurun, altınınızı bozdurun’ çağrısıyla çözemezsiniz. Yaklaşık 5 yıldır yılda iki kez bu çağrı yapılıyor zaten... Ayrıca BDDK’nın günlük olarak açıkladığı istatistiklere bakarsanız döviz mevduat hesaplarındaki artışı görebilirsiniz, bunların çoğu da yurtiçi yerleşik kişiler... Kısaca ‘bozdurun’ çağrıları artık halk nezdinde karşılık bulmuyor.
Kısaca ‘hamaseti’ bırakıp bu ülkede yaşayan 80 milyon insanın geleceği için kriz daha da derinleşmeden adımlar atmak gerekiyor.