İnşaat temelli büyümenin acı sonu

Dizginlerini koparmış dörtnala giden bir döviz kuru, yine dizginlenemeyen bir cari açıkla gelişmekte olan ülkeler arasında en kırılgan verilere sahip olan Türkiye, ülke tarihinin en kritik seçimlerden birine hazırlanıyor. Yapısal reformların göz ardı edildiği, yüksek enflasyon ve beraberinde gelen yüksek faiz ortamında hükümet art arda paketler açıklıyor, vergi afları geliyor, KDV, ÖTV indirimleri, konut kredisi faizlerinde ‘zoraki’ düşüşler yağmur gibi... Birkaç gün önce Twitter’da Y kuşağı mensuplarından bir beyaz yakalının “aldığım üç kuruş maaşla öğrenim kredimi ödedim, sağlık prim borçlarımı ödedim, kendimi salak gibi hissediyorum” sözlerini de not düşmek istedim. Kısaca hükümet kesenin ağzını bugüne kadar olmadığı kadar açmış durumda.
Siz istediğiniz kadar iç piyasayı hareketlendirin, ekonomik büyüme üzerine oynayın döviz kuru arttıkça bu adımların hiçbir faydası olmaz.
Enerjide, imalat sanayinde dışa bağımlı bir ülkeyi, hele de bu yıl çarkın dönmesi için 230 milyar dolardan fazla dış kaynağa ihtiyacı olan bir ülkeyi en çok etkileyen konu, dolardaki artıştır. 4.50’ye dayanan dolar kurundaki artışın zam olarak yansımaması mümkün değil, bunu ancak seçim sonuna kadar öteleyebilirsiniz. Sonrasında geçen hafta da yazdığım gibi büyük bir zam furyası yaşayacağız.

Yabancı en çok kazanacağı bir ülkeye niye gitmez?

Ekonomik verilerin böylesi bıçak sırtı olduğu bir ortamda da “Efendim köşkte ekonomi zirvesi yapıldı, Merkez Bankası Başkanı, başbakanla görüştü” gibi aksiyonsuz girişimler, kurlar üzerinde etkili olmaz, olmuyor da zaten... Nitekim piyasalar “Bekleyelim, zirveden ne çıkacak” güdüsüyle birkaç saat sakinleştikten sonra “dağın fare doğurduğunu” görünce yine saldırmaya başlıyor.
Türkiye’nin dış borçta yaşadığı yapısal sorun giderilmedikçe cari açık yükselmeye devam edecek. Zira açıklanan son verilere göre, Türkiye’nin cari açığı yıllık 55 milyar doları aştı, yani milli gelire oranı yüzde 6 oldu. Toplam dış borç ise 450 milyar doların üzerinde...
Katma değeri yüksek, teknoloji odaklı bir üretim yerine, inşaatı körükleyince ortada ne sağlam bir büyüme ne de sağlam bir ekonomik yapı kalmıyor.
Bunun üzerine hem yurt içi hem de yurt dışında yaptıkların, söylediklerinle tepki çekersen, bırak doğrudan yatırımı, tıpkı bugün olduğu gibi sıcak parayı dahi bulamayız! Zaten bulamıyoruz da yurt dışı yerleşik yabancıların giriş ve çıkışları bunu doğruluyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar