Hüsnü Mahalli

Hüsnü Mahalli

​Sıfır değer

Başbakan Davutoğlu'nun son Atina ziyareti yabancı medyada hiç ilgi toplamadı.
Türkiye'de ise yandaş medya 'Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik ortak iradeye' vurgu yaptı.
Her iki Taraf  'Kıbrıs doğal gazı Kıbrıslıların' demiş.
Ne kadar da anlamsız ve içi boş vurgular.
Başbakan Davutoğlu'nun Atina ziyareti Türkiye'ye yönelik bölgesel ve uluslararası kuşatmayı kırmaya yönelik umutsuz ve sonuçsuz bir çabadır.
IŞİD, Suriye ve Irak'ı konuşmak için Ankara'ya gelen Biden durduk yerde 'Kıbrıs'ı da konuştuk' dedi.
Kıbrıs'ta iki üssü olan İngiltere şimdi bunlara destek olarak Bahreyn'de yeni üs kuruyor.
Yunanistan ve dünyaca tanınan Kıbrıs'ın üyesi olduğu AB ise artık AKP yönetiminde Türkiye'den hoşlanmıyor. Gezi olayları ile başlayan bu hoşnutsuzluk AKP iktidarının anti-demokratik uygulamaları ile doruğa çıkıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın her düzeyde farklı tartışma yaratan söylemleri işi daha da ilginçleştiriyor.
Tıpkı Ak Saray konusunda olduğu gibi.
Örneğin Papa Türkiye'ye geliyor ama dünya medyası ziyaretin öneminden daha çok Ak Saray'ın şatafatını anlatıp durdu.
AKP yönetiminde Türkiye'nin Suriye'de savaşan silahlı gruplara desteğe devam etmesi ve IŞİD'e karşı savaşa katılmaması ABD ve AB'yi çok tedirgin ediyor. AB yetkilileri ve Batı medyası yüzlerce yabancı cihatçının Türkiye üzerinden Suriye'ye geçmeye devam ettiğinden söz edip duruyor.
Özetle bu aralar tüm Batı farklı nedenlerden dolayı AKP yönetimine çok kızgın.
Ama herkesin dini ve imanı para olduğu için işler tıkırında.
Ukrayna  olayından dolayı o ülke ve Rusya'dan kaçan milyarca dolar Türkiye'ye geliyor.
İç savaş ve kargaşa yaşayan Irak, Suriye, Libya, Yemen, Lübnan, Mısır, Tunus ve diğer ülkelerden kaçan 'yeşil sermaye' Türkiye'ye geliyor.
Suriye ve Libya'da  savaşan silahlı gruplar ve IŞİD tüm ihtiyaçlarını Türkiye'den karşılıyor.
Tıpkı 8 yıl süren savaş boyunca Irak ve İran'ın tüm ihtiyaçlarını Türkiye'den karşıladığı gibi.
Tıpkı işgal sürecinde ABD, Kürtler ve ülkede bulunan tüm Iraklı grupların yaptığı gibi.
Türkiye çevresindeki tüm savaş, kan ve göz yaşından büyük ekonomik ve mali kazanımlar elde etti, ediyor. AKP yönetiminde Türkiye 2003-2010 döneminde 'Komşularla sıfır sorun' diyerek bu kazanımları daha barışçıl bir çerçeveye yerleştirmek istedi ama beceremedi.
Becermemesi de çok doğal.
İçte yolsuzluk iddiaları ile gerçek kimliğini yansıtan bir iktidar siyasal hayallerin peşine düşerse kaçınılmaz olarak vardığımız noktaya gelecektir.
Bugün coğrafyamızda Katar hariç hiç bir ülke AKP yönetiminden hoşlanmıyor.
Yakında Katar da Türkiye'ye kazık atar.
ABD ve AB ülkelerinin durumu belli.
Yeşil, sarı, mor ve kanlı da olsa paranın sürekli aktığı bir ülke olma avantajını kullanan AKP iktidarı bu durumdan çok iyi yararlanmakta ve seçmeni kandırmayı başarmaktadır. Böyle bir durumun  ve ekonominin diğer verilerinin ne anlama geldiğini bilmeyen sokaktaki vatandaş uluslararası sermayenin ülkeyi nasıl zannettiğini de umursamıyor.
Memlekette satılmayan hiç bir şey kalmasa da vatandaş günlük kazanç ve anlık hazlarına bakıyor.
Uluslararası sermaye ve arkasındaki uluslararası karanlık güçler şimdilik pusuda.
Şimdi dönelim Başbakan Davutoğlu'nun Atina ziyaretine.
Mursi'nin devrilmesinden sonra General Sisi'ye söylemediğini bırakmayan Cumhurbaşkanı Erdoğan bölgenin tüm Müslüman Kardeşleri'ne sahip çıkmaya devam ediyor.
Mısır, Suudi Arabistan ve BAE Müslüman Kardeşleri terörist ilan etti. Sisi karşı saldırıya geçti. Önce Rusya ile işbirliğine başladı. El altından Esad'a mesajlar göndermeye başladı. Libya ve Tunus'ta Erdoğan'ın desteklediği parti ve gruplara karşı savaş başlattı. Katar hariç Körfez ülkeleri ondan yana.
Bununla yetinmeyen Sisi 8 Kasım'da Yunan Başbakanı Samaras ve Kıbrıs Cumhurbaşkanı Anastiyadis'i Kahire'de misafir etti ve Türkiye'ye karşı adı konmamış bir savaş başlattı. 28 Kasım'da Sisi Genelkurmay Başkanı Hicazi'yi büyük bir heyet ile Atina'ya gönderdi. Rum yönetimi ile Kahire arasında ise heyetler gidip geliyor.
Kahire cephesini sağlama alan Atina ve Rum Yönetimi İsrail'i de ihmal etmedi, etmiyor. Bu arada üç ülke arasında her düzeyde karşılıklı ziyaretler sürüyor. Doğu Akdeniz'in doğal gazı Tel Aviv, Lefkoşa, Atina ve Kahire 'flörtünün' baş konusu.
Herkes Türkiye'yi devredışı bırakmanın yollarını arıyor.
Başkalarının başka konu ve alanlarda yaptığı gibi.
Olup bitenin ise bir tek açıklama ve nedeni var :
AKP'nin ideolojik ve mezhepsel saplantısı.
Zaman zaman para kazandırdı, kazandırıyor ama  bedeli her zaman kan, gözyaşı ve acı oldu,oluyor ve olacak.
Çok yazık.
Çağdaş, onurlu ve Müslüman Türkiye'ye hiç yakışmıyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar