DELİ...

Aslında,
Deli demek “ akıllının, akılsız akıllısı demek “ gibi...

Çünkü,
Bir nevi “ sınırsız özgürlük “ yaşamanın kopyası gibi...

Ekmek elden,su gölden gibi...

Yan gel Osman, on dönüm bostan gibi...

Ne beyin yorulur,
Ne kalp yorulur,
Ne de bünye...
+
Ama,
Delinin de çeşitleri var...?

Deli, deli deli...
Zır deli, zır zır deli...
Zırzop deli...
Bılkın deli...
Esrik deli...
Hınzır deli...
Takla deli...
Tiryaki deli...
Yanaz deli...

Uzar gider...

Ancak “ iki deli “ tarifi var ki,
Sormayın gitsin...?

1- Munzur deli :
Hem asık suratlı,
Hem de BAŞ BELASI deli...

2- Ebleh deli :
Kendini herkesten AKILLI sanan deli...

+++

İŞTE,
Burası çok ÖNEMLİ !?...

SON iki DELİ tarifine uyan bir,
DİYANET BAŞKANI var...

Yani,
Hem ebleh,
Hem de munzur deli...

Deli deliden hoşlanır,
İmam ölüden gibi...

Delilik bazen herkese yakışıyor ama,
Diyanet başkanında bir başka duruyor...?

Ersiz avrat,
Yularsız at gibi...

Adam,
Her şeyi biliyor...
Her şeye karışıyor...
Her şeye katılıyor...
Her şeye fetva veriyor YAHU ...!

A’dan Z’ye...
İğneden ipliğe ahkam kesiyor...

Ama ALLAH var,
Hakkını yemeyelim...
Karşı koymadıkları da var?...

Hırsızlığa
Arsızlığa
Yolsuzluğa
Harama
Uyuşturucuya...
Hiç mi hiç karışmıyor,
Fetva vermiyor...
Kim ne yaparsa yapsın diyor...
Bana değmeyen yılan bin yaşasın diyor...

Adam,
Hep bana Rabbena diyor,
Başka bir şey demiyor...
+
Yazının BAŞLIĞINDA dedim ya !

Bu adamı,
Ya susturun, ya da susturun !!

Aksi halde Türkiye’de...

Ne müslüman kalacak,
Ne de islam...

Hele bakın ya ?!...

Yüz yıldır LAİKLER,
Zırvalıyor diyor...

Ben sağcı müslümanım diyor...
Ne başından,
Ne de kıçından bihaber...

Oysaki!
Yüz yılın “ yetmiş yılında” ülkeyi,
Sağcı müslüman İKTİDARLAR yönetiyor...

Ne diyeyim ?
Allah,
DELİ’nin de hayırlısını versin bu garip ve sahipsiz millete- devlete...

Gerçi,
Her millet “ layık olduğu “ şekilde yönetilirmiş...!

Sonuçta,
Delileri susturamazsak,
Hep beraber susar olacağız ne yazıkki !...