Leyla Emeç Tavşanoğlu
Kıbrıs’ta iki devlete doğru mu?
Burada yerel seçimler yaklaşırken iç siyaset hayhuyuna öylesine dalmışız ki başka konular aklımızdan uçup gitmiş. Oysa Türkiye için son derece önemli bir konu Kıbrıs. 18 aydır aralıklarla iki toplum başkanı, KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’yla Rum lider Nikos Anastasiadis, adada federasyon mu, konfederasyon temelinde bir çözüm mü olsun, diye havanda su dövüp duruyor.
Derken baklalar ağızlardan tam beş gün önce çıkıveriyor. Onlarca yıldır Rum tarafıyla uzlaşarak bir çözüme varılmasını isteyen, hatta bir dönem KKTC’de AB Partisi adıyla parti bile kuran Akıncı da şöyle söylemek zorunda kalıyor:
“İş ola müzakere dönemi bitmiştir. Rum lider, Çavuşoğlu’na (bizim Dışişleri Bakanı) yetki paylaşımı konusunda Rum toplumunun hazır olmadığını, iki devletli çözüm modelinin gündeme gelmesi gerektiğini söyledi.”
İşte böyle, sayın okuyucular. 2004’te Annan Planı’nın kabul edilmesi için iki toplumda yapılan referandumlarda Rum tarafı ezici çoğunlukla plana ‘hayır’ Türk tarafı ise “Yes be annem” kampanyasıyla ‘evet’ derken bugün gelinen nokta o zamandan fark edilmez miydi?
O dönemde KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı rahmetli Rauf Denktaş olacakları görmüş, bugünleri tahmin etmişti. Denktaş Bey çekirdekten yetişme lider olduğu için olacakları hesap edip hamlesini iki adım önden götürüyordu. Her neyse...
Tam beş gün önce Dışişleri Bakanı Mevlut Çavuşoğlu KKTC’ye resmi bir ziyaret yaparak Cumhurbaşkanı Akıncı’yla görüştükten sonra kendisiyle ortak bir basın toplantısı yaptı. Burada da ağızlardaki baklalar çıkıverdi. İki taraftan da yapılan açıklamaya göre Rum Lider Anastasiadis tam 18 ay önce Crans Montana’daki müzakerelerde Rum tarafının bir çözüme hazır olmadığını, bir anlamda adadaki Rum varlıklarını Türk tarafıyla paylaşmak istemediğini Çavuşoğlu’na açıklamış. Bunu da yeni öğreniyoruz.
KKTC’de konuştuğum dostlar Cumhuriyet Meclisi’ne 18 ay önce Anastasiadis’in sözleri konusunda bilgi verilmediğini söylüyor. Tamam da neden? Bunca zaman bu kadar önemli bir bilgi Türk toplumundan neden gizlenir? Peki, ya bizim TBMM’ye? Allah Allah.
Akıncı daha sonra meselelerin ortak akılla çözülmesi gerektiğini savunuyor. İyi hoş da, ortak akılla çözüme gitmek yeni mi aklımıza geldi?
Burada Lefkoşa’dan bir ahbabın son gelişmeler üzerine yaptığı şu yorumu ekleyerek yazıya son vermek istiyorum:
“Yani bunu Çavuşoğlu’nun mu söylemesi gerekiyordu? 1963 ve 1964 yıllarını milat kabul etsek Rumlar niyet ve hedeflerini o dönem açıkça ortaya koydular. Bunu bilmeyip boş hayallerin peşinden koşmak yerine daha iyi ve saygın bir yaşam için zaman ve enerjimizi harcasak nasıl olur Sayın Cumhurbaşkanı?
“Sayın Başbakan hazirana kadar Kıbrıs sorunu konusunda bir girişim beklemeyin diye beyanda bulundu. Yani yatın da uyuyun, bekleyin haziranı da yeni bir yalanlar dalgasıyla uyuşturalım sizi. Siz de Mevlut Çavuşoğlu’nun ağzından beyanat veriyorsunuz. Kusura bakmayın ama Kıbrıs görüşmeleri başladığında Sayın Çavuşoğlu bir yaşında bile değildi. Kendisine belki de Rumlar’ın zamana oynayan tutum ve stratejileri hakkındaki bilgileri bizlerin vermesi gerekir. Ondan öğrenmemiz değil. Ya da belli kesimlerin barış kelimesi üzerinden siyasi rant sağlama mesleğinden vaz geçmeleri gerekiyor. Geçen zamana ve harcanan kaynaklara çok yazık.”