Leyla Emeç Tavşanoğlu

Leyla Emeç Tavşanoğlu

PERFİDE ALBİON

Başlıktaki deyime bakıp, bu da ne demek istiyor, diyeceğinizden eminim. Geçen gün yakın bir dostumla konuşurken bana hatırlattı. Efendim, perfide (Fransızca) ya da perfidia (Latince) ihanet, üç kağıt çevirmek anlamına geliyor. Albion ise Latince kökenli albus (beyaz)  sözcüğünden. Albion eski Yunan’ın, sonraları da Fransızlar ve ana kara Avrupa kıtası insanlarının İngiltere için kullandığı bir isim. Ülkenin güney kıyılarındaki beyaz falezlere atfen bu isim verilmiş. Ana kara Avrupalılar tarih boyunca İngilizleri hep anlaşmalara uymamak, mızıkçılık yapmak, ondan da öte ihanet etmekle suçladıkları için “Perfide Albion” ya da  “Perfidious Albion” ismini vermişler.


Bu nereden mi aklıma geldi? Şundan: Yarın İngiltere AB üyeliğinden resmen ayrılıyor. Bu da AB tarihinde bir ilk oluyor. İngiliz halkı referandumda ağırlıkla AB’den ayrılma (Brexit) yönünde oy verdiği zaman ana kara Avrupa buna çok kızmış, özellikle de Fransızlar İngiltere ya da Birleşik Krallık için “perfide Albion” (hain, güvrenilmez İngiltere) deyimini kullanmıştı.


Dediğim gibi İngiltere ya da Birleşik Krallık’ın AB tam üyeliği yarın resmen bitiyor. Hap kadar kalmış bir İngiltere AB desteği olmadan acaba bundan sonra ne yapar, sorusu akıllara takılıyor. Üstünde Güneş Batmayan İmparatorluk’tan çevresindeki ufak tefekler hariç, tek bir adaya sıkışmış Birleşik Krallık çevrelerinden alınan duyumlar Commonwealth (İngiliz Uluslar Topluluğu) ülkeleriyle yaptığı ticarete güveniyor olması. Bir de Londra’nın en güvendiği ülkelerin başında artık Türkiye geliyor. Osmanlı’dan beri döne döne İngiliz’den kazık yiyen Ankara acaba ne kadar “perfide Albion”a güvenebilir?


Birleşik Krallık’ın yirminci yüzyılın başından bu yana özellikle  Ortadoğu ve Kafkaslar’a duyduğu derin ilgi malumumuz. Birinci Dünya Savaşı’nda Ürdün, Filistin ve Yemen’de yaşananları merak edenler tarih kitaplarına açıp baksınlar. Çok yakın geçmişte de Karabağ Savaşı’nda perde arkasında Ruslarla (Bolşevik Devrimi sırasında nasıl iş tuttularsa öyle) kimlerin gölge oyunu oynadıklarını deşifre edebilenler bulmacayı çözerler.


Her neyse... Londra anlaşılan Brexit sonrası ben nasıl ayakta kalacağım, kaygısına kapılmış olmalı ki dün Ankara’yla 1963’den beri askıda duran Serbest Ticaret Anlaşmasını imzaladı. Türkiye’yle İbirleşik Krallık arasındaki ticaret hacmine bakıyorum. 2019 verilerine göre bu rakam çift taraflı toplam 16.2  milyar dolar. Buna göre İngiltere Türkiyenin en çok ihracat yaptığı ikinci, en çok ithalat yaptığı dokuzuncu ülke.
Bunun dışında da2002-2019 arası Birleşik Krallık şirketleri Türkiye’ye 11 milyar 200 milyon dolarlık yatırım yaptı. Aynı dönemde Türk şirketlerinin Birleşik Krallık’taki yatırımları ise 2 milyar 969 milyon dolar.Tabii bunca yıl beklettikten sonra Birleşik Krallık’ın bu anlaşmayı büyük bir hızla neden imzalamak istediği merakımı uyandırdı. Ayrıca şu anda anlaşma koşullarıyla ilgilielimde henüz kesin bir veri olmadığı için ahkam kesmek istemem ama şunu eklememde yarar var diye düşünüyorum:


Aman dikkat. Bu ülkenin bir adı da Perfide Albion. Bayram değil, seyran değil, eniştem beni niye öptü; misali,  fazla öpücük ve sevgi sözcüklerine kanmayalım derim. Olur a, günün birinde, hadi koçum, kim tutar seni, gazına gelmeyelim.


Bu arada yeni ve son bir gelişme de Çin’le Türkiye arasındaki suçluların iadesi anlaşmasıydı. Anlaşma taraflar arasında 2017 yılında imzalanmıştı. Ancak Pekin ve Ankara parlamentolarının onayından geçmesi gerekiyordu. Aşı maşı derken geçen gün Çin Ulusal Kongresi Daimi Komitesi anlaşmayı onaylayıverdi. Şimdi iş Ankara’nın onayına kaldı.


Ancak burada sorun Türkiye’de yıllardır mülteci olarak yaşayan Müslüman Uygur Türkleri. Çin iktidarı tarafından bölücü kabul edilen Uygur Türkleri bu anlaşma gereği Çin’e iade mi edilecek? Dünya Uygur Komitesi Sözcüsü Dilşat Raşit anlaşmanın Çin’den kaçmış ve henüz Türk vatandaşlığı almamış Uygurlar arasında büyük bir panik yaratacağını söyledi. Pekin yönetiminin anlaşmanın kabul edilmesi için Ankara üstünde ekonomik baskı oluşturduğunu söyleyen Raşit ,”Türk hükümetine bu anlaşmanın bir zulüm aracı olarak kullanılmasını önleme çağırısında bulunuyoruz,” dedi.
Şimdi, Ankara müslüman olan Uygurları Çin’e iade eder mi? Etmek zorunda kalır mı, bilmiyoruz. Burada bir uyarı yapayım. İngiltere’den sonra bu sefer de Türkiye “Perfide Turc” damgası yemesin!

Önceki ve Sonraki Yazılar