Mustafa Ülkü Caner

Mustafa Ülkü Caner

24 Ocak… Kara gün

24 Ocak birçoğumuz için UĞUR MUMCU ile daha doğrusu onun katledilmesi ile özdeşleşmiştir.
24 Ocak 1993 Pazar günüydü.
Ankara ‘da buz gibi havada caniler iş başındaydı yine.
Kalleşçe yerleştirmişlerdi bombayı Uğur Mumcu’nun arabasına.
Patladı bomba.
Aydınlanma şehitlerinin listesine altın harflerle yazıldı ismi.
Uğur Mumcu parçalandı, ama yoğun yağmur altında 1 milyon yurttaş bütünleşti cenaze töreninde.
Gökyüzünün sağanak şeklinde ağlaması altında bir Uğur Mumcu’nun bir milyon Uğur oluşuna tanık oldu buz gibi soğuk kent.
Tarihte eşi azdır o cenaze yürüyüşünün.
Bir milyon yürek ”Uğurlar Ölmez” sloganlarıyla onun yobazlığa ve tarikat, siyaset, mafya üçgenine karşı unutulmaz mücadelesinin bayrağını devralmışlardı.
Uğur Mumcu en öz açıklamalarından birinde diyor ki:
“... Siyaset ticarete, ticaret siyasete, din de her ikisine araç edildi mi, artık bu sömürünün sonu gelmez.”
O’na göre din sömürüsü en acımasız, vicdansız ve gaddar sömürü şekliydi.
Zaten din ticareti ile meşgul olan bazılarının dolar milyarderi olduğunu belirtmişti.
★★★
Yıllar sonra, yine bir 24 Ocak ‘da, ama 2001 de, Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan ve yanındaki bazı polis memurları Hizbullahçı teröristler tarafından pusuya düşürülmüş ve katledilmişlerdi.
O yıllarda Doğu Anadolu’da Hizbullahçı terör tarikatı eliyle gerçekleştirilen birçok faili meçhul çözülmeye başlamıştı.
Özellikle Diyarbakır’da halk ile kaynaşmayı ve toplumun güvenini kazanmayı beceren Emniyet Müdürü  Gaffar Okkan bölgeyi karıştırmak isteyen karanlık güçlerin gözünde çıbanbaşı olmuştu.
Sonuçta O’nu da katlettiler.
★★★
Bazı açılardan ne karanlık bir ay şu Ocak!
Yine soğuk bir Ocak günü resmi bayramlar ve protokolüne ilişkin yönetmelikte değişiklik yapıldı. 
Yapılan yönetmelik değişikliği ile Ensar Vakfı, İsmailağa Cemaati vakfı, meşhur TÜRGEV, TÜGVA gibi vakıflar da ulusal günlerde ve bayramlarda protokolde sayılacaklar.
Başlarında sarıklarla Cumhuriyet Bayramlarımızda, 23 Nisanlarda protokolde yerlerini alacaklar.
Gülelim mi, ağlayalım mı?
Hadi Cumhuriyetçi ve Atatürkçüler için kocaman bir zül bu.
Amaç hâsıl olur.
Ya, aslında sarıklarıyla oraya gitmek zorunda kalacaklar için de durum zül olmaz mı?
Yaşasaydı Uğur Mumcu bu duruma ne derdi, acaba?
‘Ben size bunları öngörmüş, sizi uyarmıştım!
“Siyaset, tarikat, mafya ...”
Ne demekmiş, anladınız mı şimdi?
 

Önceki ve Sonraki Yazılar