Mustafa Ülkü Caner

Mustafa Ülkü Caner

“Ah şu CHP …”

İyi ki varsın, ama …

Hemen kimse homurdanmasın! Bu konuda eleştiri demokrasiyi en azından azıcık bile olsa benimsemiş siyasi partilere yapılır.

Seversiniz , sevmezsiniz . %50 oy almış Prof. Dr. Ahmet DAVUTOĞLU gibi bir partinin Başbakan olmuş bir Genel Başkanı’nı bir gece yarısı saray talimatıyla görevden alınması normal demokrasilerde mümkün müdür?

Onun için AKP’yi eleştirmek neye yarar?

O konu daha çok bağımsız yargı halinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın alanına girer…

Yani ‘bizi aşar’.

Günlük üç beş sürekli gündem konularından biraz uzaklaşıp uzun vadeli yeni birşeyler düşünüp, söylemek, ve yapmak gerek. Örneğin CHP’nin Olağan ilçe ve İl Kongrelerinde, senin delegen benim delegem yarışı yerine bu konularda kafa yorulsa daha iyi olmaz mı?

Maalesef o halimiz yok ! Bunun için CHP’ye “OHAL” gerek.

Varsa, CHP yönetimlerinde bulunupta iktidar ile mide ilişkileri içinde olanları ait oldukları yere iade edilseler.

Örneğin CHP Örgütten sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Tekin Bingöl hakkında AK Saray ve İ. Melih Gökçek ile yakın ekonomik ilişkilere dönük iddialar bir an önce açığa kavuşturulmalı.

İddialar doğru değilse Tekin Bingöl ya aklanmalı , ya da doğruysa AK – lanmalı …

Sadece Tekin Bingöl mü?

Partinin bazı üst düzey yöneticileri ve en berbatı bir çok Büyük dahil Belediye Başkanı hakkında benzer iddialar dikkatle izlenmeli.

En son İZMİR Enternasyonal Fuar’ının açılışında yaşanan artık yıllardan beri alıştığı- mız skandal veya olaylı açılışlara bu yıl bir yenisi daha eklendi.

Milletvekilleri açısından Protokol krizi yaşanırken iktidarın kankisi bazı işadamlarına en güzel koltuklar rezerv edilmişti…

YURT Gazetesinde aynı sayfalarda makale yazdığım için gurur duyduğum gazetemiz yazarlarından İzmir Milletvekili Mustafa Balbay en doğrusunu yapmış.

Gidip halkın arasında oturmuş!

Diğer bazı Milletvekilleri ise protesto edip çekilmişler.

Metal yorgunluğu sadece AKP ‘de değilmiş meğer!

Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun Adalet yürüyüşü ile yakaladığı rüzgar ve enerji maalesef boşa kaybettiriliyor..

Hem de bizzat CHP de yaşanan ve sadece senin delegen , benim delegem kavgasına ve en fazla da belediye başkanlarının gizli açık müdahale olduğu Olağan Kurultay süreci ile.

Bu süreç de siyasi fikirler ve projeler yarışsa inanın bir lafım olmayacak. Hatta çok faydası da olabilir.

Ama ülke içinde Olağanüstü, Yaşamsal ve Yapısal bir süreç yaşarken CHP Olağan yöntemlerle sadece zaman ve enerji kaybediyor.

Halbuki ne CHP’nin, ne de ülkenin bu zaman ve enerji kaybına tahammülü yok. 2019 ve hatta 2018 e de öne çekilebilir, Parlamenter Cumhuriyet ‘imiz Başkanlık ya da Kemal Kılıçdaroğlu’nun deyimiyle TEK ADAM REJİMİ’ne dönüşürse işte o zaman CHP’de kim delege, kim Belediye Başkanı, kim Milletvekili ve hatta kimin Genel Başkan olacağının zerre kadar önemi kalmayacak.

Aslında AKP de bile…

Zaten fiilen uygulanan Başkanlık sisteminin mühürlü veya mühürsüz resmi hale getirilmesinden başka hiç bir şeye yaramıyor bu olağan kurultay süreci. Daha önce de yazmıştım. Gerekçesinin çok ötesinde OHAL yaşatan iktidara karşı olağan ve daha da kötüsü verimsiz bilek yarışlarından öteye geçmeyen kısır küçük hesaplar ve kırgınlıklardan başka sonucu olmayacak olağan kurultay sürecinden bir an önce vazgeçilmeli .

Adalet yürüyüşü ile sadece CHP’lilerin değil, tüm HAYIR cephesinin doğal lideri haline gelmiş Kemal Kılçdaroğlu’na bu misyonunu başarıyla tamamlaması şansı verilmesi gerekir.

Daha fazla zaman ve enerji kaybedilmemelidir.

Parlamenter Demokrasi’nin , Kuvvetler Ayrılığı ilkesine dayanan Hukuk Devleti’nin ve ATATÜRK Cumhuriyeti’nin bekası, yani 16 Nisan’da YSK müdahalesiyle yapılan Anayasal değişikliklerin düzeltilebilmesi ve HAYIR Cephesi’nin hakkının teslim edilmesi için bu son uçurum öncesi acilen OLAĞANÜSTÜ KURULTAY toplanması ve 2 yıl için CHP’nin KEMAL KILIÇDAROĞLU’na fırsat vermesi ZARURETtir.

Daha sonrası ne CHP kalır, ne de fiili durumdan öte resmen de HAK, HUKUK, ADALET.

Önceki ve Sonraki Yazılar