Mustafa Ülkü Caner

Mustafa Ülkü Caner

“Hırsızlığın milli’si olur mu?”

"Yolsuzluğun milli’si mi olur ?”
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu 21 Kasım’daki TBMM ‘de Grup toplantısında bu çok ağır cümleleri kurdu.
Söylediği tüm cümleler aslında ayrı bir suç duyurusu veya kendisi hakkında soruşturma sebebi.
Ama yetkili ve görevli savcılarımız gözlerini açmışlar bakıyor, izliyorlar.
Konu, 17 /25 Aralık 2013 tarihindeki meşhur Kemal Kılıçdaroğlu’nun deyimiyle “yolsuzluk ve hırsızlık” operasyonları.
O olaylar sonucu 4 Bakan istifa etmek zorunda kalmıştı.
Önce ‘o paraları ayakkabı kutusuna polis koydu’ denilen paralar konjonktür değişince faiziyle geri alınıyor.
Para sayma makinelerine ne oldu bilmiyoruz vs. vs. vs.
Bırakın konuşmayı, dinlemekten, izlemekten bile yorulduğumuz sahneler!
Türk vatandaşlığı almış olan İran asıllı genç işadamı Reza Zarrab kilit rolde.
Sadece T.C. vatandaşlığı mı?
Başka hangi ülkelerin vatandaşı acaba?
Örneğin Makedonya vatandaşı olduğuna ilişkin iddialar da var Üsküp sokaklarında.
Dosyadaki son duruma göre muhtemel ki Amerikan vatandaşlığını da garantiledi.
Kendisi transfer odağı  ve bir dönemin kara kutularından biri  anlaşılan.
Hikâyeyi tüm dünya biliyor.
Dosyalar Türkiye’de Anamuhalefet başta olmak üzere toplumun büyük bir bölümünde vicdani huzur içinde kapatıldı mı?
Kılıçdaroğlu “Hayır” diyor.
Hikâyeyi yakında dizi film olarak izleriz büyük ihtimal.
Kimler iyi, kimler milli, kimler hain ve kötü roller oynayacak bu dizide hep beraber izleyeceğiz.
Ama bu dizinin senaristi de, yönetmeni de değişken ve tümünün kökleri muhtemelen Okyanus ötesinde.
Parmak yalayan figüranlar ise yerli!
Kendisini bu dizilerin yönetmeni sananlar ise panik içinde şaşkın!
Başrolde  olmasa da Reza Zarrab, Amerika’da yargılanmaya başladı.
Ancak o da ne?
Kendisi sanık listesinden çıkarılmış!
Haydiii! Türkiye de zaten mevcut olan panik kontrol dışına çıkıyor.
Neden acaba?
Uğruna yollara dökünülen, notalar verilen Zarrab hain bir itirafçı  olup,  birilerini fena
zora sokabilir mi?
Korkarım öyle görünüyor.
Olan memlekete olacak.
İran’a karşı ticari blokaj bizim için çok tanıdık. KKTC aynı benzer sıkıntıları yaşamıyor mu?
Bu tür ambargoları fırlatıp atmak gerek.
Dünyaya bunun yanlışlığını anlatmamız gerek.
Ancak bunu kendi ülkemizde bile insanların ikna olmadığı dosya kapatmalar ile yapmak mümkün mü?
Cumhurbaşkanı Erdoğan , “17/25 Aralıkta ülkemize en büyük tuzak kuruldu” diyor.
“17/25 tezgâhını ABD’de kurdular”. Darbe teşebbüsüdür, diyor.
“Fetö terör örgütü kendi anavatanında faaliyetlerini sürdürüyor.”
Evet, böyleyse  o zaman yapılacak çok önemli bir şey var:
Önce ülkemiz insanlarının buna gönülden inanması gerekli değil mi?
Türkiye’de birlik beraberlik içinde olmamız lazım.
Ancak bu demokrasi ve hukuk devleti içinde, aklı ve vicdanı hür adalet varsa mümkündür!
Yoksa mağduriyet yakınmaları ile yol alınacak halimiz kalmadı!

Önceki ve Sonraki Yazılar