Mustafa Ülkü Caner

Mustafa Ülkü Caner

Kandırılmanın dayanılmaz hafifliği

Kandırma- kandırılma olaylarının en kötüsü sanırım insanın kendisini kandırmasıdır.

Hele bu artık kendi kendini bireysel olarak kandırma değil, toplumsal öz kandırma halini alırsa, artık büyük bir toplumsal kriz geçiriliyor demektir.

Eroine alıştırılmış ve zaman zaman yoksunluk çeken, çektirilen bir kalabalığa dönüşen bir toplum düşünün.

Yani istikamet, kaos olur!

Böyle toplumlar kolay parçalanır, iç kargaşa yaşarlar ve kendilerine gelemezlerse diğer güçlü toplumlar tarafından acımasız şekilde sömürülür, kullanılır ve güdülür.

Yalan, dolan, hırsızlık, yolsuzluk, sahtekârlık, cinayetler, katliamlar, ihanetler kanıksanır ve hatta suni olarak üretilen keyfi gerekçelerle de savunulur.

İçini kemiren toplum hızla çürümeye yüz tutar, kendi öz değerlerinden hızla uzaklaşır.

Hırsızlık yapma, yalan söyleme, dürüst ol gibi temel ahlaki değerler bile yok olmaya başlar…

Benim memurum, adamım işini bilir lafıyla başlar bu sistem…

Yüzsüzlük, pişkinlik iftiracılık ve vurdumduymazlık en geçerli akçe ve değerler halini alır.

Korku, deli cesareti, hukuksuzluk, intikam duyguları, cehalet, iftiracılık, bilgisizlik, bilgi kirliliği, güvensizlik, acımasızlık, akıldışılık, adaletsizlik iç içe girer ve toplum kaosa itilir.

Ben yaparsam iyi, sen yaparsan pek kötü…

Kandırmıyor, kandırılmıyorsanız, yanlış anlamayın, üstünüze alınmayın.

 

Kandırıkçılar, samimiyet fukarası

Samimiyetleri hep kuşkuyla karşılanacaklar.

Kandırıkçılar ve kandırılıp duranlar hem suçlu, hem güçlü olurlar.

En iyi savunma muhalefete saldırıdır, anlayışıyla sadece kendilerini kandırıyorlar, bir de yarattıkları zavallı biat edenlerini.

İktidarın ve FETÖ’nün eski ortaklarının suçu ana muhalefete atma gayretleri artık mide bulandırıcı hal almaya başladı.

Bazıları utanmadan neredeyse CHP’nin 15 yıldır memleketi FETÖ ile birlikte tek başına yönetiyor olduğunu iddia edecekler!

Biz safız, suç CHP’nin diyen iktidar temsilcileri gülünç duruma düşüyor.

Evet, komik oluyoruz.

15 Temmuz darbe girişiminin engellenmesinde çok önemli rol oynamış olsa da o günlerde biraz daha özgür olan internet konusunda, dünyada özgür internetin olmadığı ülkeler statüsüne düşmüşüz! Hayırlı olsun!

Şu Fetö-Kandırılma Oyunu nasıl bir kandırılma ki, sözde kandırılanlar kandıranların yıllarca amirleri ve maddi- manevi kader ortakları olabiliyor?

17- 25 Aralık 2013 ‘milat’ından 15 Temmuz 2016 ya kadar Fetö’ye karşı mücadelede Cumhurbaşkanı Erdoğan yalnız adamdı. Aralarındaki iktidar güreşi, çelişkisi ve ihanetleri ölüm kalım savaşına dönüştü.

17-25 Aralık dosyalarının aydınlanması ise şimdilik Reza Sarraf üzerinden Amerikan yargısına kaldı.

Neresinden bakarsan b..lu değnek !

Cumhurbaşkanı Erdoğan FETÖ konusunda kendi partisi ve iktidarı tarafından bile yalnız bırakılmıştı. Eski Genel Kurmay Başkanı İlker Başbuğ böyle diyor.

Bazıları sürekli birileri tarafından, hatta damatları tarafından kandırılıp duran kişiler veya yönettiği kenti parsel parsel FETÖ’ye peşkeş çeken bazıları  “Allahım beni affet” diyerek bu sorumluluktan kurtulduklarını mı zannediyorlar?

Gerçi Nazlı Ilıcak bile kandırıldım esprisi yapmıştı tutuklanırken!

Bunu kabul edersek daha çoook damatlar, abiler, ablalar ve kullanılan diğer insanlar satışa gelecek demektir!

Daha büyükler sıra kendilerine geldiğinde aşağıdaki suç ortaklarını satarak kurtulacaklardır. Ama nereye kadar?

Kandırarak kandırılmayı, kandırıla kandırıla da ancak kandırmayı öğreniyoruz!

Yani kandırılma, aslında kandırmanın kardeşidir!

Fena bir kısır döngü içindeyiz!

Şu anda siyasi ayağa dokunulursa domino taşları devrilmeye başlayınca kimlerin ayakta kalacağını kimse hesaplayamıyor muhtemelen.

Eh, haksızda sayılmazlar.

Ancak olası erken yerel ve genel seçimler sonunda Ankara’daki iktidar siyasileri ve iktidar partisi belediye başkanlarının çoğunu göremeyeceğimizi söylemek falcılık olmaz, dimi?

Tabii bu sefer halkımız seçim sonunda, ‘eyvah biz de kandırıldık ‘ derse…

 

Önceki ve Sonraki Yazılar