Mustafa Ülkü Caner

Mustafa Ülkü Caner

'Karşı darbe'

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, İzmir’ de yaptığı Belediye Başkanları toplantısını ve programını yarım bırakarak Ankara’ya döndü.

Kılıçdaroğlu, “Karşı darbe” süreci yaşadığımızı söylüyor.

Zira daha Cumhuriyet’e yapılan baskın ve gazetecilerin gözaltına alınması olayına ilişkin haberlerin mürekkebi kurumadan,  yeni büyük bir gündemle uyandık.

Birileri ülkede KAOS ortamı yaratmak için elinden geleni ardına koymuyor.  Kaos yaratmak isteyen güçler IŞİD ve PKK gibi terör örgütlerini kullanıyorlar. Kaos yaratıp ülkenin hiç kimse tarafından yönetilemeyecek olduğu algısını yaratmaya çalışıyorlar.

Arap Baharı’nı Türk baharına çevirmeye çalışıyor bazı güçler.

Sonuç hedef, bölünmüş, parçalanmış, birbirine güvenmeyen, etnik ve mezhepsel bahanelerle birbirini yiyen, zayıf, bir topluluklar birliği. Yani aslında tam bir esaret ve SEVR.

Ama Türkiye halkı bu oyuna gelmeyecektir!

Diyoruz da, çok da kolay olmayacak.

Bombalama eylemleri, hem de kitlesel katliam usulü terör eylemleri artık günlük haber halini alıyor. Irak ve Suriye senaryoları küçük aktör değişiklikleriyle  tekrarlanıyor sanki…

HDP Eş Başkanları ve birçok  milletvekili yine yaka paça gözaltına alındı. Eş başkanlar dâhil birçok milletvekili tutuklandı.

25 yıl geçti, ama benzer senaryolar gündemde.

Daha kısa süre önce sarmaş dolaş birlikte çözümler ürettiğini söyleyen iktidar, bu seferde çözüm ortaklarını tasfiye etmeye çalışıyor.

Unutulmasın ki, siyasette ister darbe, ister ‘güç bende istediğimi ezerim’ mantığı eninde sonunda kendine zarar verir.

Bir işlemin kanuni olması yanı sıra, hukuki ve siyasi meşruiyeti ne kadar az tartışılırsa, o kadar doğru olduğu varsayılır.

Bu mantık devam ederse, sıra yarın ona, buna  başkasına ve sonunda kendisine gelir.

Önce Fetö, sonra HDP, sonra AKP içi muhalefet ve CHP…

Bu yol, yol değildir. En azından çıkmaz yoldur.

Muhtemelen iktidar kendi devrimini yapıyor. Yalnız unutulmamalı ki, ihtilal önce kendi çocuklarını yer.

Hem de en yakınından başlayarak.

Şimdilik dışa dönük operasyonlarla, FETÖ’cü eski ortakların iktidar organları ve AKP içindeki ayaklarına karşı süreci öteliyor olabilirler.

Ama aslında,  ne kadar çok ötelenirse, o kadar ağır bir hesaplaşma olur. Bekleyip, göreceğiz.

Algı yaratarak nasıl olsa hallederim politikası ülkeye çok zarar veriyor.

Unutmayın, sizi en çok  başsavcısıyım dediğiniz davaların sanıkları  FETÖ’cülerden inançlı şekilde korudu, koruyor.

Halbuki algı siyaseti yerine gerçek siyaset yapılsa sorunlar oluşmadan çözülecek.!

Anamuhalefet lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na göre:

Ülkede yeni bir darbe süreci yaşanıyor.

Anayasal tüm organlar ve devlet bir kişinin iki dudağı arasındadır;

İktidar, başarısız darbe girişimini fırsat bilip, kendi darbesini yapıyor;

İktidar, OHAL kararnameleri ile fiilen anayasayı ve anayasal kurumları değiştiriyor. Kendi yeni rejimini kuruyor.

Yani, yakın bir sürede normal döneme dönüş istenmiyor.

Zira kısa sürede  bu önemli değişim ve dönüşümü  sürekli kılamaz bu iktidar. Çünkü önce kendi dibindekilere güvenemiyor.

OHAL’ in devam etmesi, hatta sıkıyönetim ile taçlandırılması ise ancak iç karışıklığın artarak sürmesi veya dış savaş ile mümkündür.

Hatta iç savaş tehlikesinden bahsediliyor!

Bir ülkede kırmızı alarm verilmesi için daha ne olması gerekiyor?

Bir ülkenin bölünüp, parçalanması, yönetilemez hale gelmesi, açık veya gizli işgal edilmesi ve sonuçta çökertilmesi için daha ne yapılmasını bekliyoruz?

Mısır, Irak, Libya ve Suriye örnekleri yeterince ders olmadı mı?

Bu arada, Cumhurbaşkanı Erdoğan 15 Temmuz’un bir işgal girişimi olduğunu söylüyor.

Peki, bu işgalci güç veya güçler kimler?

(Artık bir yetkili şu ‘salya sümüklü cahil ihtiyar şebek’in esas patronunu açıklasın. Adını koysun.)

Sahi, şu işgalci güçlerle bugün ilişkimiz ne durumda?

İşgalcilere karşı birlik olmak boynumuzun borcudur.

Ancak, darbeye karşı TBMM de birlikte duran HDP ‘yi dışlayıp, Genel Başkan’larını ve birçok milletvekilini derdest etmek ve onu daha çok PKK nin kucağına itmek ülke birliği ve demokrasisi için doğru mu?

Elbette HDP ‘nin de PKK terörü ile arasına kalın çizgi çekmesi ve bu teröre etkin karşı çıkma cesaretini göstermesi gerek.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’ nun İzmir’ de söylediği gibi meclis bu gözaltılar ile bu yıl 2. kez bombalanmıştır.

CHP’ye göre, bu darbeciliktir ve seçimle gelen, seçimle gitmelidir.

Bu, sadece muhalefet siyasetçilerine değil, iktidar milletvekili ve hatta Cumhurbaşkanı için de geçerlidir.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar