Mustafa Ülkü Caner

Mustafa Ülkü Caner

Koca kan kaybı veya başka düşmana gerek var mı?

Ne koltukmuş ama şu İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı koltuğu.

Aziz Kocaoğlu yine son dakika gol attı kendi partisine.

Helal olsun! Çok başarılı.

Taktisyeni her kimse?

Hem de sorumluluktan kaçmam tarzı bir klişe laflarla ve açıklamayla.

CHP’de bu konuda karar verileceği gün içinde son dakika bombası gibi ani bir aday adaylığı açıklaması ile!

İzmir’de kendisini seven sayanların bile “olur mu böyle bu iş “ dedirtircesine!

Ve inandırıcılığını ve güveni iyice sıfırlatan cinsinden!

Kimileri paraları, kimileri de güven ve itibarlarını, belki de İzmir’i sıfırlıyor demek ki!

Vallahi sabah erken saatlerde içime de doğmuştu, ama doğrusu bu koltuk için bu kadar eğilebileceğini düşünmemiştim.

Yakıştıramamıştım.

Bu onun böyle son dakika oyunlarının ve gollerinin ilki değil.

Bir önceki seçimler de de onun gece yarısı operasyonu yüzünden birçok ilçede CHP belediye başkanlığını kaybetmişti.

CHP’nin başka düşmana ihtiyacı var mı İzmir de?

Bakalım metal yorgunluğu belirtileri iyice artan ama koltuğuna fena şekilde yapışan Aziz Bey’in bu seferki gece yarısı değil ama son dakika sabah operasyonu CHP’ye kaç Belediye Başkanlığı’na mal olacak?

***

Hatırlıyorum:

Yıl 2004 ve yerel seçimler yapılacaktı.

Özellikle o zamanki İl Sekreterim olan Mehmet Yıldırım’ın ve İl Başkanı Alaattin Yüksel’in ve İl Disiplin Kurulu Başkanı ve Seçim Koordinasyon Kurulu Üyesi olarak benim, kendisinin önce Bornova Belediye Başkan adayı olmasını sağladığımızı hatırlıyorum.

Böylece önce Bornova Belediye Başkanı oldu.

Maalesef 3 ay sonra efsane belediye başkanımız Ahmet Piriştina’yı kalp krizi sonrası kaybettik.

Yasa gereği, 15 gün içinde İzmir Büyükşehir Belediyesi Meclisi kendi içinden bir kişiyi ‘Başkan’ olarak seçmek zorundaydı.

İlk haftayı şaşkınlık, üzüntü ve cenaze işleri ile geçirdik ve ancak kendimize geldik.

Zamanın İl Başkanı Alaattin Yüksel ile en yakın çalışma arkadaşı olsak da hiç bu aday kim olsun diye tartışmadık, konuşmadık bile.

En azından Ahmet Priştina’ya olan saygımızdan ötürü.

Ama hayat devam ediyordu ve bir başkan adayının belirlenmesi gerekiyordu.

İl Başkanı, tüm il yönetim kurulu üyelerini, kadın ve gençlik kolları başkanlarını ve il disiplin kurulu başkanı olarak beni toplantıya çağırdı ve sordu:

Adayımız kim olsun? Herkes tek tek fikrini söylesin!

O zamanlar Genel Merkez’in iki adayı vardı: Narlıdere Belediye Başkanı Abdül Batur ve Karşıyaka Belediye Başkanı Cevat Durak.

Ve tüm basın da bu iki adayı öne sürüyordu.

Tesadüfi sırayla oturmuş arkadaşlar bu iki ismin birini söylediler.

Ben son beş-altı kişiden biri olarak sıra bana geldiğinde dedim ki: “Orada düpdüzgün Bornova dururken, bu iş Karşıyaka veya Narlıdere’ye mi kalır?”

Benden sonraki arkadaşlardan Sumru ve Nejla hanımlar ve partimizin cefakar Ayla Ablası Ayla Karadeniz de beni destekleyince işin rengi değişti ve ibre Aziz Kocaoğlu’na döndü.

Şimdiki aklım olsa ve Aziz Kocaoğlu’nun bu yaptıklarını bilecek olsaydım dilimi ısırır böyle bir fikir beyan etmezdim.

Bu anlamda ben de suçluyum.

İtiraf ediyorum!

Önceki ve Sonraki Yazılar