Mustafa Ülkü Caner

Mustafa Ülkü Caner

Koltuğum benim , kara sevdam (2)

<< ... Aaa tabi, birde amacınıza ulaşana kadar oynadığınız duygular var. O masum duygular.

Peki, bu duygularla nasıl oynayacaksınız?

Hemen anlatayım.

Size bir vatandaş gelecek ve bir isinin hallolmasını isteyecek, sizden ricada bulunacak.

Ve siz tabi ki yapacaksınız, ama bunun yollarını anlatacaksınız.

Paran varsa su kadara mal olur deyip onay alıp ardından devam edeceksiniz ya da paran yoksa ya tamam hallederiz bir haftaya biter, on güne hazır, bir aya elinde olur sözleriyle bitmeyen günler aylar yıllar geçecek ve en sonunda artık telefonlara bakmayacak ya da telefonunuza bakacak başkalarını devreye sokacaksınız.

Peki, tüm bu süreçte olan kime olacak?

Tabi ki zavallı size!

İnanan masum vatandaşa…

Ha , bir tek derdiniz halka hizmet etmekti ya..!

İşte tam da bu noktada hizmet yelpazesini genişletmeyi başarmış olacaksınız.

Peki, neden tüm bu ayak oyunları?

Kim için, ne için?

Tabi ki kara sevdanız (koltuğunuz) için!

Değmez mi hiççç? Tabi ki de değer.

Endamına kurban onun.

Ahhh be güzel arkadaşım, gel vaz geç su sevdadan, gel de vazgeç bu entrikalardan diyesim geliyor, ama nerde?

Bunu kime söyleyeceğimi bilemiyorum...

Alın size bir koltuk fırsatı.

Daha parası ve arkası olan daha bir kaç ay önce zaten oturdu hani koltuğuna Ankara’da, aşkını yaşamaya başladı.

O aşkın getirdiği güzellikleri, konforu sevgiyi ilmek ilmek işlemeye başladı.

Halkından habersiz, zavallı duygularla boy boy resim kareleri veriyorlar şu an...

Şimdi de yerel secim sureci var.

Alın size yeni sevdalar daha.

Aman Allah’ım gündüzünü gecesine katıyor aday adaylarımız.

Sosyal medya sirk alanına dönüştü.

Allah’ım ne kadar da güzel, ne kadar da yardımsever pozlar.

Gören duyan da insani duyguları çok yüksek yardıma hazır biri var sanır karsısında...

Nerde... Ah be arkadaşım keşke dediğin gibi olsa, keşke tek yüzü olsa.

En azından hangi yüzüne konuşacağını hangi yüzüne küfredeceğini bilirsin.

Ama yok işte bütün mesele olmayışında...

Evet, sanırım biz bu koltuk sevdamızın hiç bir halinden vazgeçemeyeceğiz.

Her anını yaşamak, yaşatmak isteyeceğiz...

Ne diyelim, Allah herkese böyle sevdalar nasip etsin...

Sevgiyle kalın. >>

.

Şüphesiz bu mektup tamamen sansürsüz bir şekilde duyarlı bir insanın haykırışıdır.

Maalesef on yıllardır ülkemizde siyaset kurumu ve artık çoğu için tamamen “duygusal” bir meslek haline gelen siyasetçilik yerlerde sürünmektedir.

Bu durumdan şikâyet eden büyük sessiz ve aydın, dürüst ve temiz toplumsal bireylerin artık ayağa kalkıp değerlerine sahip çıkmaları gerekmektedir.

Bunun yolu da söylenip durmak ve eleştirip yermekten ziyade aktif olarak siyasi partilerde inatçı ve sürekli bir mücadele içine girmeleri, kendileri ve çocuklarının geleceklerine sahip çıkmaktır.

Şundan eminim:

Halkı için her türlü fedakârlıkla ülkesi ve hatta tüm dünya için adam gibi siyaset üretmeye ve siyasetçi olmaya çalışanların sayısı da az değil ve bunlar birleşebilirlerse ve cesur olurlarsa mutlaka dünyada barış, huzur ve hakça paylaşılan zenginlik egemen olacaktır

Önceki ve Sonraki Yazılar