Mustafa Ülkü Caner

Mustafa Ülkü Caner

'Kontrollü seçim' mi?

İstanbul ile ilgili her türlü ayak oyunları, tezgah ve baskılar devam etmektedir.

Özellikle bazı siyasiler ve sözde medya karanlık tetikçileri yüzsüzce, pervasızca, riyakarca; tehdit ve yalan dolan tezgahlarıyla halen gürültü yapmaktan vazgeçmiyorlar.

Bazı egemenler İstanbul’u kaybetmeyi kabullenemiyor, hazmedemiyor ve daha ötesi göze alamıyor.

Sadece saltanat sürenler mi?

Elbette yalnız değiller. Yandaş türemiş müteahhitler, örtülü vakıf operasyoncuları, tarikat ve cemaatler, nemalanan her türlü mafya bozuntusu güçler; kısacası İstanbul’un taşından suyundan nemalanan tüm yol arkadaşları ve bezirganlar en ön saflarda!

Niçin?

Çok sebep var ama küçümsenmeyecek bir sebep de şüphesiz uzun yıllardır yandaş vakıf, dernek, kişi ve kuruluş mensuplarına sağlanan nemalardan vazgeçmek ve her halükarda bunların açığa çıkmasını istemiyorlar.

Muhtemel ki yapanların bile yüzleri, yanan bir kara kömür korundan daha çok kırmızı olacak kadar meşruiyet sınırlarını zorlayan olaylar var!

NİTEKİM BU KARANLIK OLAYLARA İLİŞKİN HABERLERİN SOSYAL MEDYADA ERİŞİMİ DERHAL ENGELLENDİ.

Nedense uzun süre oturdukları koltuklardan kalkmak istemeyen egemen unsurların, niçin kalkmak istemediklerini en güzel anlatan Hint atasözü aklıma geldi:

Belli ki “DEMEK Kİ ALTLARINI ÇOK BATIRMIŞLAR!”

                           ***

Karanlık egemenler el birliği ile ne yapıp edip seçimin iptal edilmesi için havuz medyasının psikolojik kara propagandası eşliğinde siyasal baskılar yapıyor ve her türlü yöntemleri deniyor.

Bunun için önce üst akla göre, İstanbul Büyükşehir seçimi iptal edilmeli ve uygun bir zamanda yeniden ama bu sefer “kontrollü” seçime gidilmeli (!)

O seçimde de gereği yapılıp (!), ne pahasına olursa olsun ve her yol mübah usullerle elden kaçan İstanbul‘u tekrar ele geçirmek farz olmuştur...

Bunun için “KONTROLLÜ BİR SEÇİMİN” yeterli olacağını düşünmekteler muhtemelen.

Ama yurttaş artık her pahasına sandığa, oyuna ve dolayısıyla namusuna sahip çıkacaktır.

31 Mart’ta bunu bir kere ispatladı.

                           ***

Bundan sonra yıllardan beri yapılan tüm ayak oyunları, tezgah, tertip ve algı operasyonlarınızı bu milletin halen sindirilebileceğini düşünüyorsanız seçim iptal edilip tekrar yapılacak olsa bile yanıldığınızı sonuçlar açıklanınca göreceksiniz.

Kimileri için, ÜLKENİN İMAJI, DEMOKRASİ, HUKUK, ADALET BAZILARINA GÖRE HİÇ ÖNEMLİ DEĞİL.

Yeter ki KENDİ BEKA SORUNLARI hallolsun!

Kendi bekaları için her yol mübah!

Demokrasi, hukuk, adalet, hak, yurtsever ve milli olmak ise onlar için sadece bir araç.

Halbuki hiçbir kişisel beka sorunu neredeyse her gün duymaktan bitap düştüğümüz şehit haberlerinden, yurttaşların; sağlık, huzur, mutluluğundan ve ülkemizdeki barış ikliminden daha önemli olamaz.

                           ***

Korkuyorlar!

Hem de çok korkuyorlar!

Ve İnönü’nün söylediği gibi, “Namusluların en az namussuzlar kadar cesur olma zamanı“ gelmiş, geçmektedir!

Hak, hukuk ve adalet egemen olacak.

İşte o zaman en çok adalet, hak ve hukuk bunları ayaklar altına alanlara lazım olacak!

Korkarım o gün geldiğinde, bugün hukuku ayaklar altına alanların hukukunu da savunmak bize düşecek!

Sizler bu satırları okurken YSK İstanbul kararı için tüm baskı, telkin ve manidar anlamlı sözlere rağmen nasıl karar verecek göreceğiz.

Türkiye‘de hakimler var mı, varsa da hakimlerin sadece vicdani kararlarıyla mı konuştuklarını hepimiz öğreneceğiz!

Önceki ve Sonraki Yazılar