Mustafa Ülkü Caner

Mustafa Ülkü Caner

Masa oyunları mı, ayak oyunları mı?

Savaş meydanda kazanılır.
Seçim ise sandıkta kazanılır.
Nedense savaş ile seçimi karıştıranlar oluyor.
Meydanda kazanılan savaş, masada düşmana teslim edilebilir.
Nasıl mı?
Basiretsiz müzakerecilerin ihanetleriyle!
Tarih bu ihanetlerle doludur.
Özellikle coğrafyamızda bol örnekleri vardır.
                           *** 
Seçim ise sandıkta kazanılır.
Normalinde eşit koşullar altında yarış yapmak gerçek, adil ve demokratik seçim için en temel koşuldur.
Ancak, en temel koşulların bile binlerce kez ihlal edildiği hallerde yerel iktidarı kaybedenler ne yaparlar?
Gözlerini karartırlar.
Üç saatte rejim değişikliğini beyan eden iradeler işlerine gelmeyince 7 günde belediye başkanlarını açıklayamadılar.
Dördüncü kuvvet basın, yayın, TV, kısacası medya zaten yerlerde.
Sürünüyor, çamur içinde.
Hukukun kırıntıları da yok edilirse…
 

Hukuk, guguk olur.
Sürekli çifte standartlar.
Kimine baskıyla, talimatla.
Kimine havuçla.
Kimine “tamamen duygusal…”
Arada yazık olur ülkenin itibarına.
Ama kimin umurunda?
Sandıkta kaybettiğini, masa başında bir şekilde çevir al!
Anayasa, yasalar, hukuk, demokratik ve yasal teamüller hak getire… 
Onlar da neymiş?
İşte ülkenin itibarı en çok da “hukukçular” eliyle yapılan ayak oyunlarında en dip aşağılara düşer.
                           ***
Kazandırana kadar saydır.
Saydıkça, efendilerin oylarının çoğalacağını zannedersiniz…
Adamına göre karar verirsiniz.
Yazık ediyorsunuz, yazık!
Bu zorlamalar hele hukuk adına yapılıyorsa, işte tuzun koktuğu ana ulaştık demektir.
Çocuklarınızın, torunlarınızın gözlerine bakamayacak hale geliyorsunuz!
Belki de sabah kalktığınızda heladaki aynanıza.

Muhtemel ki hatta,  bazı “talimatlı hukukçular” bir kaç yıla kalmaz
aynaya bakamayacak hale gelecekler.
Ne için?
Hukuka değil de kime güvenecek bu toplum?
Toplumun aklıyla ve ayarlarıyla bu kadar oynamayın beyler!
O ayar bir kaçtı mı hepimiz altında kalırız o enkazın!
En çok da sizler!

Önceki ve Sonraki Yazılar