Mustafa Ülkü Caner

Mustafa Ülkü Caner

'Ne içirdiler bunlara?'

Özellikle şu Referandum sürecinde MHP yönetimi ve Devlet Bahçeli padişahtan fazla padişahçı şekilde ön saflara yerleştirildi.

Daha dün küfrettiği, hakaretler saydırdığı kişi ve görüşlerin  gönüllü cengâveri olması için ona ne gösterdiler, ne söylediler, ne yedirdiler veya ne içirdiler (?) diye soruyor millet.

Hani argoda denir ya, ne içtiyse ben de istiyom. İşte öyle bir şey.

Yoksa toplu hipnoz mu uygulandı?

Sosyal medyada dolaşan görüntülü konuşmalarından bir bölümünü burada yansıtıyorum.

Maalesef özellikle Bahçelinin hırçın ve hakaret dolu sözlerini muhatabının ve sizlerin  affına sığınarak, utanarak ve üzülerek alıntı şeklinde milletimizin takdirlerine sunuyorum.

İnanmayanlar görüntülü konuşmalarını sosyal medyada bulabilir.

Bu kem sözler kendilerine aittir ve kesinlikle tasvip etmiyorum.

Sayın Erdoğan’ın  soğukkanlı ama nüktelerini koyarak, aba altından göstererek, yorum yaptığı gözlerden uzak kalmasın.

Ama siyasetteki insan malzememizin maalesef bir kısmı da bu.

 

“Bize ne içirdiler ?”

Yoksa bu makalenin başlığı böyle mi olmalıydı?

Yoğun gündemde, hakaretler ve çirkin sözler havada uçuşuyor.

Maalesef halen aşağıdaki hakaretlere prim veren insanların olması çok düşündürücü. Bu lafları yiyip yutup nasıl birlikte yürünür?

Bilinsin diye üzülerek bu alıntıları makaleme koydum :

 

Böyle hakaretler yutulur mu?

Bahçeli: “Sayın Erdoğan, şimdi kulaklarını aç ve bizi dinle. Sende şeref ve mertlik işportaya düşmüş”, “Senin yaptıklarına ancak iblis teşebbüs edecektir.”

Erdoğan: “MHP başındaki beyefendi aile nedir bilmez”, “Çoluk çocuk nedir bilmez. Onun böyle bir derdi yok.”

Bahçeli: “Alçaksın ve şerefsizsin …”

Erdoğan: “MHP Başkanı kabalığı öne geçti…”

Bahçeli: “Beştepe hanedanı aile boyu rüşvet ve  yolsuzluk çamuruna batmıştır. 17-25 Aralık yolsuzluk dosyalarının bir daha açılmamak üzere kapatılması ve bu rüşvet, hırsızlık ve yolsuzluk çarkının döndürülebilmesi Tayyip Erdoğan’ın bütün yetkileri elinde toplayarak diktatörlüğünü ilan etmesine bağlıdır.”

Erdoğan: “Gerçekten ülkemize yakışmıyor, ülkemizin siyasetine yakışmıyor …”

Bahçeli:  “Hani Cumhurbaşkanı olmanı geçtik de, sen nasıl bir insansın? Sende hiç mi bir Allah korkusu yok ?”

Erdoğan: “Sayın Bahçeli son derece öfkeli. Son derece gergin. Son derece mutsuz. Allah korusun. Bu hararetle bu gerilimle kayışın kopması, contaların yanması motorun su kaynatması durumunda ciddi şekilde üzülür …”

Bahçeli: “Alçaksın ve şerefsizsin”

Erdoğan: “Siyasette ortaya zaten hiç bir başarı koyamadı. Daha fazla gerilmeden, daha fazla hararet yapmadan emekliye ayrılmasını kendisine samimiyetle tavsiye ediyorum…”

Bugünkü söylemleri ve yaptıklarına bakılırsa, Bahçeli bu yaman çelişkili durumunu önce kendisine, sonra da partililerine ve seçmenlerine  açıklayabilmelidir.

Niçin bu kadar değişti?

Ya o sözler, hakaretler, iddialar yalan ve iftiraydı, ya da bir şeylerden öyle korkuyor veya öyle reddedilemeyecek konular var ki, iktidar kayığına sığındı.

Her iki ihtimal de birbirinden beter.

Peki, bu hakaretler başkanlık hayali sebebiyle yutulur mu?

Bahçeli’nin ‘Anayasayı fiili duruma uydurmak gerek’ mantığı ile dünya siyaseti ve hukuku kara mizahı ödülünü hak ettiği tartışmasızdır.

En başta MHP ‘nin geniş seçmen kitlesi ve samimi ülkücü kadrolar hayal kırıklığı ve öfke hisleriyle karmakarışık.

Sandıkta parti yöneticilerinin hak ettikleri HAYIRlı cevabı vermek için sabırsız bir şekilde bileniyorlar.

HAYIR, sonucunun Bahçeli ve ekibi için değil, ama MHP için hayırlı olacağı açıkça görülüyor.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar