Mustafa Ülkü Caner

Mustafa Ülkü Caner

Talimatlı adalet (?)

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun geçen yaz tek başına başlattığı 432 km’lik ADALET yürüyüşü ve sonunda milyonların Maltepe Mitingi’ndeki buluşması ülkemizde ezber bozmayı sistematik bir rotaya soktu.
Bu Adalet yürüyüşü dünya demokrasi, insan hakları ve adalet tarihinin en barışçıl, müstesna ve değerli eylemlerinden biriydi.
Kolay değil, hak, hukuk, adalet aramak.
Hemen bulunmuyor Adalet.
Adaletten korkanlar adaleti yok ederler veya sindirirler zira.
Ama yine de birilerinin şakulü fena şaştı, anlamsız saldırganlık ve suç bastırma  ve sinir ataklarına sebep oluyor bu adalet arayışı.
Her şeyi büyük medyatik algı ile yönetme alışkanlığı ülkemizde de artık inandırıcılığını kaybetmeye başlıyor.
Yurtdışından bakıldığında bu zaten artık hiç kalmadı.
Örtülü sis perdeleri arkasında güç savaşları ve vurdumduymaz, pervasızlık ve pişkinlik hali kara bir bulut gibi çökmüş.
Örtbas edilen yolsuzluk ve rüşvet iddialarla dolu dosyalar şimdi uzaklardan el sallıyor.
Ülkemiz için yüz kızartıcı bir durum.
Keşke biz kendimiz hukuku özgürce ve adil olarak uygulayıp, yargılamayı bizzat yapmış olabilseydik!
Eksik adaleti bahane edip ülkemizi yargılamaya veya yargı tehdidi ile muhtemelen şantaj ve pazarlıklar yapmaya kalkan süper bir güç bahane bulamazdı.
Biz yapmaz isek, başka birileri yapar, Reza Zarrab davasında olduğu gibi.
Hem de kendi menfaatleri için pervasızca kullanırlar durumu.
Yani, demokrasi, insan hakları ve düşünce özgürlüğü karnesi kötü olunca başkalarına sadece fırsat verirsiniz!
Sadece göz yumulan veya eksiklerimizle değil, talimat meraklısı görevliler de kimi korkudan, kimi ne oldum havasından veya işine geleceğini düşündüğünden ülkemizi çağdaş dünyada anlatılması ve onarılması zor durumlara sokuyorlar.
Teröre karşı olmak ile adalet aramak birbirini tamamlayan bir bütündür.
Adaletten yanaysanız, teröre de karşısınızdır.
Aynı şekilde terörün en güçlü panzehirleri demokrasi, düşünce özgürlüğü ve insan haklarıdır.
Adalet yok edilerek terörle savaşılmaz.
Terörle savaşıyorsanız, en büyük silahınız adalet olmalıdır.
Yoksa sadece terörü beslersiniz!
Mesleki ve insani duyarlılık gösterdikleri ve düşüncelerini açıkladıkları için doktorlar, hukukçular ve gazeteciler başta olmak üzere hiç bir meslek kuruluşu yöneticileri ve üyeleri terörist muamelesine tabi tutulamazlar!
12 Eylül dönemini aratmayan baskı ve linç dönemi yaşatılıyor.
Bir kişinin söylediği her şey emir telakki ediliyor ve gereği yapılıyor.
Yapmayın!  Bu devran da döner.
Örneğin nerde o Ergenekon davalarının görkemli emir kulu savcıları, hâkimleri şimdi?
Gerçi o dönemin baş şikâyetçisi halen görevde.
Muhtemel iktidar değişikliğinde bu kayıp yılları düzeltmekle geçecek yıllar.
Sadece siyasi sorumlular değil, talimatla hareket eden adaletsizlik yapanlardan da hesap sorulacaktır elbet.
Düşünce özgürlüğünün talimatla hareket eden “adaletin” insafına kalmadığı bir dünya evrensel bir istektir.
Son günlerde en çok yurttaşlarımızın isteği haline geldi bu en doğal insan hakkı.
Unutulmasın, adalet bir gün herkese lazım olur.
En çok da onu ihlal edenlere ve emir kullarına!

Önceki ve Sonraki Yazılar