Mustafa Ülkü Caner

Mustafa Ülkü Caner

Yedek mi, asıl mı?

Kolay değil, Alparslan Türkeş gibi baskın ve otorite olmuş bir liderden sonra MHP’yi yönetmek.

Nitekim DEVLET BAHÇELİ ancak bir Genel Başkan olabildi…

Hâlbuki bizzat Alparslan Türkeş’in kendisi hakkında ajan olduğuna ilişkin MHP’li eski Kültür Bakanı  Namık Kemal Zeybek’in ve birçok başka kişilerin iddiaları havada uçuşurken.

Partisini baraj altında bıraksa  bile Genel Başkanlık koltuğu baki kaldı. 

Başı sıkıştığında AKP iktidarının  hep yanındaydı. 

Elbette karşılıklı bir ilişki. Ama biraz utangaç, bazen tam tersi bir şekilde…

Ara sıra, bazen de hakarete varan cümlelerle AKP ‘ye yüklenmiş bile olsa, iş ciddiye binince Devlet Bahçeli hep AKP’nin yanında yer aldı.

Yine de, artık partisinde taban ile üst yönetim arasındaki mesafe çok fazla büyümüştü. 

Kopma noktasında bu sefer çoğunluk haline gelen parti içi muhalefeti AKP iktidarında “adalet” olağanüstü kongre toplanmasını engelleyerek Devlet Bahçeli’nin koltuğunu kurtardı.

Hani derler ya, bir el ötekini temizler. Yıllardır toplumun ve hatta MHP tabanının büyük bölümünde oluşan fikir vardı: 

‘MHP Devlet Bahçeli yönetiminde AKP’nin yardımcı gücü görünümünde kalmaya devam edecektir.’

Son bir kaç yılda ülkede  baş döndürücü olaylar yaşadık.

Riyakârlık, inkârcılık, yalancılık, pişkinlik, hırsızlık, yolsuzluk had safhaya ulaştı memlekette. İstedikleri her şeyi almış olsalar da tüm iktidarı tek başına ele geçirmek için siyasal yol ortaklarına darbe girişiminde bulunan Fetö cemaat teröristleri derdest edilince ortak koltuğu boşta kaldı.

Yıllardır birlikte yürünen yolda  güç ve çıkar kavgası  savaş halini almıştı.

Büyük balıkların çoğu paçayı kaçarak kurtardılar. 

Veya her nasılsa halen “tespit edilemediler.” 

Birileri gerçekten aklımızla dalga geçiyor.

210 bin kişi “gizli” haberleşme ağı Bylock kullanıyor ve devlet bunu bilmiyor.

Hani derler ya, “sen onu külahıma anlat !”

Nasıl bir mahlûksa Fetö, her yerde örgütlenmiş ama iktidar partisini pas geçmiş (!) 

Ha SEÇSİS seçim otomasyon sistemini zaten hiç fark etmemiş (!)

Arada olan, binlerce küçük balığa, “adalet mağduru” olduğu iddia edilen insanlara, ama aslında özellikle ailelerine oldu. 

Darbedeki gerçek suçlular elbette en ağır cezalara çarptırılacaklar.

Ancak önce şunun cevabı verilmemeli mi?

Saatler önce haber alınan  darbe girişimi nasıl başlar, Allahın lütfu olarak değerlendirilir ve bunca insanın o gece ölmelerinin önüne nasıl geçilemez? 

Bu arada, AKP ile  Fethullah Gülen Cemaat çetesi arasında kan da  aktı.

AKP’ ye  artık gerektiğinde kullandığı bir yedek güç yeterli gelmiyordu.

Artık mecazi anlamda sağ önde yeni bir esas, hadi görevli diyelim, biri  gerekiyor arabanın yoluna devam etmesi için.

Sonuçta aslında Devlet Bahçeli özellikle referandum ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun başlattığı ADALET yürüyüşüne ilişkin yaptığı açıklamalarla yeni bir esaslı rol talebinde bulunduğu belli oluyor.

Kemal Kılıçdaroğlu Bolu dağlarında Adalet için yürürken bu durumu ‘isterse Hükümet Sözcüsü olabilir” diyerek özetledi.

Devlet Bahçeli, hükümetten önce  ‘OHAL uzatılmalı’ diye öne fırlıyor.

Allah insanı kraldan fazla kralcı yapmasın. Küçük ve tabanı kaymış olsa da, resmen ve halen  sen önce bir muhalefet partisisin.

İktidarın icraatlarını denetleyecek makamdasın.

Bir de, MHP gibi geleneksel bir misyon partisini daha bir kaç yıl önce  küfrettiğin, hakaret ettiğin kesimlere teslim etme hakkın yok.

Gerçek MHP ve ülkücüler elbette titreyip kendine gelip, partilerine sahip çıkacaklar veya sizi aslında olmak istediğiniz koltukla yalnız bırakacaklardır.

Gerekirse önemli bir bölümü yeni parti kurup sonra partilerinin markasına bir şekilde sahip olmanın yollarını bulacaklar.

Aslında MHP’den gidiverse, Devlet Bahçeli  kendisi özgür olacak sonuçta.

Gerçek rolünü özgürce oynayabilecek. 

İşin iyi tarafı belki de bu olurdu.

Yalnız, hazır Kemal Kılıçdaroğlu tüyo olarak müstakbel koltuğu işaret etmişken, fazla geç kalmak iyi olmaz.

Siyasette hiç bir koltuk uzun süre beklemez, hani. 

Söylemesi bizden

Önceki ve Sonraki Yazılar