Üç büyükler ligin ağalarıydı; bugün de görünürde öyle. Lâkin 23 yıldır doğal üçlü tahakküm yetmezmiş gibi; içlerinden biri yani Galatasaray, masabaşı işlerde açık ara öne geçti.
Yerel lümpenliğe Fransız bir camia idiler aslında. Monşerlik asalet gücüne Fatih Terim networkü katılana değin ikincilerdi. Bir de ülkenin en büyüğü Fenerbahçe, önce Ali Şen sonra Aziz Yıldırım ile çizgi ve etkisini Binnaz seviyesine düşürünce işleri çok kolaylaştı...

Üçüncü büyük Beşiktaş ise efendi son başkanları Seba sonrası hep Fatih Terim ya da onun ağındakilere hayran (?) başkanlara gark oldu. Son 25 senenin 19'unda deplasman maçıyla lig bitirmeyi matematiğin cilvesi sanan başkanlardan söz ediyorum evet...

Bilmem kaçıncı sene aynı gariplikler sürüyor. Şanslı (!) Galatasaray yine 6 Şampiyonlar Ligi maçı öncesi evinde oynayacak. Aynı şans Beşiktaş'a denk düşmemişti oysa. Büyüklerin tesadüfen yine aynı takımları takip ediyor olmasından tutun da serbest fikstüre üçüncü yıldır Göztepe'nin denk gelmesine değin birçok olasılık zorlayıcı durum var. (Sonuncusu mesela: 5832'de 1)

Sosyal medyada taraftarlarının fark ettiği ağır tesadüflere kulüp yöneticileri ilgisiz. Aslında ilgisiz değiller; birçoğu düzenin aktörlerini biliyor ve ona göre hareket ediyor. Ülkenin genel ahvalinde yaşanan tırsma durumu futbolda da var yani.

Spor medyası? Galatasaray'ın en hakim olduğu mecra. Düşününce haklı mesela Fikret Orman... Çıkıp camiasının hakkını dosdoğru arayacak olsa hakkındaki iddia ve belgeleri bir tek muhabir değil, tüm spor basını işler bir anda. Zor...

Son maçları GS maçı olan iki hakeme yol verildi. Aynı FB maçında yaşatılan ara mağduriyet gibi gaz alma hamlesi olarak görüyorum. Perde arkasından yeni kadro gelir ama en mühimi: Ümit Öztürk'ü döndürebilecek mi Fatih Terim? Yapmayın, bu kadar göze sokmayın!