Yerli futbol teknik direktörlerimizin ezici çoğunluğunu yetersiz gördüğümü, farkına varılmayan en büyük hatanın bu tercih olduğunu yıllardır yazıyorum. Bir kez daha yazacağım hem de görece olarak sevdiğim, kimi tek maçlık taktik performanslarını yazı konusu etmiş olduğum Rıza Çalımbay üzerinden...
         

Avrupa Ligi grupları belli olduğunda 266 milyon Euro'luk Villareal liderlik favorisiydi ve öyle oldu. 6 milyon Euro'luk Karabağ, 14 milyon Euro'luk Maccabi Tel Aviv ve 35 milyon Euro'luk Sivasspor arasında favori tabi ki Sivasspor'du. Ama yıllardır edindiğimiz acı tecrübeler söylüyordu ki bizim bir yerli hocamız bir gâvur takımını grup aşamasında sollayacaksa takım değeri farkı en az dört kat olmalıydı. İki maçlı eleme turlarında durum daha fenaydı. Elli kat fark olduğunda bile gâvur mahalle takımlarına elenmemiş yerli imparator, kral vb. hocamız yoktu...
       

Neticede perşembe gecesi oynanan Maccabi - Sivasspor maçıyla Türkiye Futbol Federasyonunun beklentisi yerine geldi ve Avrupa arenasındaki TC takımları elendi. Başakşehir ya da Sivasspor, biri gruptan çıksa ilave maçları oynayacak yer yoktu programda. Yani maç takvimini hazırlayan federasyon yetkilisi şurada olsa diyecektir ki "haklı çıktım öyle ya da böyle Sivasspor, Maccabi'ye geçildi ve elendi, iyi ki yer açmamışım."
       

Sivassporlular diyecektir ki Covid bizi fena vurdu. Hatta son maçta Rıza Çalımbay takımın başında değildi. Maça biri kaleci, üç yedek oyuncuyla çıkabildik... 
       

Şanssızlıklar oldu evet; lâkin son maçta bile bakıyorum 11'lere... Maccabi 7 milyon Euro'luk, Sivasspor 21 milyon Euro'luk bir değere sahip. Kadrolar arasında kalite farkı çok büyük. Maccabi'de 7 İsrailli oyuncu var, yedisinin toplam değeri 2 milyon ediyor, bizim oyuncumuz Gradel'in yarı değeri. Top kontrollerine, pas atışlarına bile baksan anlarsın ne derece balta olduklarını. Adamlar 2.75 milyon Euro'ya Malaga'dan stoper almış, 500 bin Euro'ya İspanyol sol bek ve 1.75'e Sırp forvet. Ha bir de dört senedir kullandıkları, zamanında Flamengo takımında bir maça çıkma başarısı olan elli bin Euro'luk Brezilyalı kalecileri var. 
       

Şimdi size soru: Bir takımın sol açığı orta sol çizgiden topu alıp yürüyecek, 25 metre topu sürecek, yavaşlayıp bakınacak ve o anda 20 metre etrafında hiç takım arkadaşı olmayacak. Bu manzara hangi takımda olabilir desem? Şıklar versem sizlere... 500 bin Euro'luk Kıbrıs Rum takımından 300 bin Euro'luk kuzey takımlarına dek hiçbir gâvur takımını işaretlemezsiniz şıklarda. Bunların yanına Trabzon, Beşiktaş, Sivasspor koyduğumda bile onu işaretlersiniz... Yani olabilir mi böyle bir saçmalık?! Hoca, işini iyi yapmıyordur değil mi? Ama biliyorsunuz ki bu tür sistemsizlik, anca bizim takımlarımızda olur... Öyleyse neden demek istiyorum, neden?! 
       

Gâvur hocalar getirip yerli oyunculara harcatmadan, onların dahi yan gelip yatma zihniyeti değişene dek sabretmeliyiz. Şanssızlık filan değil on yıllardır yaşadığımız facialar...