EMEKÇİNİN AÇ KARINLA ‘PATRON DEVLETİ’YLE VERDİĞİ KAVGA

İşverenle ona güç verenin kendi aralarında kurdukları ‘sermaye çıkarları’ dayanışmasının sürdürülebilmesi adına, işçinin anayasal haklarının ihmal, inkar ve ihlal edilmesinin sonucunda
yükselen isyanın ayak esleri, Türkiye’nin birçok ilinden duyuluyor. Çorum’dan Ermenek’e, Ermenek’ten Soma’ya, oradan İstanbul’a yayılan sesi sağır sultan işitirken, ‘saltanatın diğer yetkili ve etkili’ makamları da duydu, duymasına fakat dinleyeni ara ki bulasın.

Bakıp görmezden gelen, işitirken kulak vermeyen, her seçim dönemi binbir gece masallarından seçmece kurguları/vaatleri meydanlarda konuşup bugün dilsiz kesilen AKP hükümetinin ayaklarından biri olan mevcut Çalışma Bakanlığı, gasp edilen haklarını arayan işçileri muhatap almaya tenezzül etmemekte… Direniş noktalarından Ankara’ya taşınan işçi ayaklanmasının yürüyüşünün engellenmeye çabalandığını gördüğümüz birbirinin tekrarı günlerde, sendikalara mevzu bahis görüşmeler için randevu verildiğini de ekleyelim! Randevu verildi, verilmesine fakat dikkate alarak dinleyeni ara ki bulasın.

Dikkate alarak dinleyen bir makam yerine, laf ebeliği yapanlarla dolu AKP ‘teşkilatının’ sermaye uzuvları, Ermenek’teki direnişlerinin 145. Gününü dolduran maden işçilerine, 7 ay sonra ‘sus payı’ niteliğinde, 1. No.lu ocak, Cenne 2. No.lu ocak ve Seba Madencilik genelinde aylık ödemesi yaptı; gel gelelim, işçilerin maruz bırakıldığı bireysel emeklilik kesintilerine yönelik umut damıtabileceğimiz mesnetli tek bir açıklama yok. 

ÇARK ‘İŞLESİN’, ‘ÇARP’ IŞILDASIN
Sermaye çarklarının durmaksızın dönerek parlamasını yegane amaç bellediği için her krizi yalnızca kendi lehine çevirmeyi bilen ‘insan hakları aleyhtarı’ siyasi anlayış, salgın buhranında 2.2 milyon emekçiyi ‘ücretsiz izne’ çıkarırken, İşsizlik Fonu’nda birikmiş bulunan yaklaşık 150 milyar lirayla sermayenin çarklarını ve sahiplerini ‘suluyor.’ Sözüm ona ‘kıymetli sermaye’, suyunu kana kana emedursun; Ekmekçioğulları Metal’de sendikalaşma haklarını kullanan 90 işçi gazozdan gerekçelendirmelerle işten atılıyor… Gerekçe ne mi? ‘Ahlak ve İyi Niyet Kuralları’nın ihlali! Niye? Sendikalaşma haklarını kullandılar, diye! Güler misin, ağlar mısın; sabaha mı bırakalım? Olmaz, emek özelinde erteleme olmaz.

2 YILDIR MAAŞ ALAMAYANLARIN SESİ
Bölge, bölge; yaz yaz, bitmez. Bitmiyor; biz de yazarız… Neticede 26 milyon kişiden oluşan işçi sınıfından söz ediyoruz; azımsanacak rakam mı?
Türkiye’nin, coğrafi açıdan başka; ‘biçilen kader’ bağlamında ‘tek yumurta ikizi’ bölgelerinden İstanbul’a gelerek tek bir hedef doğrultusunda birleşen Kayı İnşaat İşçilerinin mücadelesinin fitilini, eminim ki ‘istemeden’ ateşleyen şirket sahibi Coşkun Yılmaz’a ait ‘2020 yılında maaşlarınızı ödeyeceğim’ (lutfedersin, Coşkun!) laf ebeliğinin üstünden iki yıl geçti. ‘Laf olsun torba olsun’ küçümsememe bakmayın; ödeme yapacağına ilişkin ihlal ettiği ‘vaat’, ‘Arabuluculuk Sözleşmesi’nin yasal maddesi… ‘İş olanağı sağlama’ adı altında çalıştırılıp sömürülen, kazancını alamayan işçilerin hasmı şirket sahibi Coşkun Yılmaz isimli şahıs ihalelerden ihale beğenirken, şirketin çarklarını bizatihi döndüren 329 kişilik emek gücünü alaycı biçimde hiçe saymakta beis görmüyor. Bilmem kaçıncı ihalene ödeme mi yetiştirmektesin, Coşkun? Kürkünden kes, Coşkun! 

DİRENİŞİN ROMANTİK TANDANSLARI YOK
Eğri oturacak, doğru konuşacağız: işçinin karnı açsa da, bu ‘vah yazık’lara tok. Su ihtiyaçlarını gözyaşıyla, bol vergili faturalarını ödeyemediklerinden ötürü kesilen/kendilerinden çalınan ısınma ihtiyaçlarını ‘kucaklaşalım’ romantizmiyle karşılamıyorlar.
Emeği istismar edilen sınıflar acınmaya, yersiz merhamet gösterilerine, hava gazı basılmış ‘yanınızdayız’ söylemlerinden ise zarardan başka şey görmemekte. O vakit ne yapmalı? Düz eleştirilerin açıkça hivce evrilmesi icap eden Çalışma Bakanlığı mıhlandığı koltuğa ‘kaynamış’ halde; çekinmeksizin, söz konusu makama reva ifadelerimiz cepte, cep boşalmayı beklemekte… İşçiler, yorulmaksızın ayaklandıkları lokasyonları belirtiyor, halka yaptıkları destek çağrıları her yerde. En ehemmiyetlisi de, ülkenin her vatandaşının saklı olan anayasal haklarının ardında durmak, bu haklar muhtelif cenahların çıkarları doğrultusunda ihlal edildiğinde hesap sormak halkın ellerine teslim.

Önceki ve Sonraki Yazılar