CHP’deki Köstebek

Peygamber değilim ama ilk işaretlere bakarak geleceği görebiliyorum. Ayasofya işi patlamadan çok önce, 24 Mayıs’ta (Toplumsal.com.tr) bakın ne yazmışım:

“AKP’nin artık vatandaşa vereceği bir şey kalmadı. Kitleleri elinde tutabilmek için AKP’nin iki politikası bulunuyor:

Birincisi din, iman, cami, ezan, namaz üstünden yürüttükleri Müslümanlık değerlerini sömürme politikasıdır. Bunun daha da şiddetlendirileceğini anlıyoruz. AKP’yi terk eden Müslüman kesimleri kandırmak için bunların “Ayasofya’yı ibadete açıyoruz!” diyerek ortaya çıkacakları kesin gibi…

Şu an müze olan Ayasofya’nın camiye çevrilmesine CHP’nin karşı çıkacağını sanıyorlar veya bunu umuyorlar. Böylece CHP’nin din düşmanı olduğu yönündeki yalan politikalarına halkı bir kez daha inandırarak oy alacaklarını sanıyorlar.

Biz şimdiden bu komployu göstererek görevimizi yapmış oluyoruz,

AKP’nin ikinci sopası da “savaş politikası”dır. Suriye ile savaş giderek Rusya ile küçük çatışmaya çevrilebilir. Erdoğan, uluslararası kuşatılmışlığını yarmak için ABD tarafına “Sizdenim!” mesajı vermek için de bu yola gidebilir. Zaten bu amaçla da S-400’leri çöpe attı ya…

Yine PKK üstünden operasyonlar yapılarak bu işin içine CHP de katılmak istenecektir.”

Ve beklediğim gibi, AKP-MHP ortaklığı Ayasofya tezgâhını piyasaya sürdü. TV’lerde tartışmalar başladı. CHP yönetimi, dikkatli davranarak tartışmanın dışında kaldı.

ERDOĞAN’IN ADAMI ORTAYA ÇIKTI

İşte tam bu noktada Tayyip Erdoğan’ın CHP’deki adamı ortaya çıkarak parti politikasına ters bir açıklama yaptı.

Onu tanıyorsunuz: Prof. İbrahim Kaboğlu… Kendisi, AKP Lideri Tayyip Erdoğan tarafından, 2003 yılında Başbakanlık İnsan Hakları Danışma Kurulu Başkanlığına getirildi. Bu görevde iken, Prof. Baskın Oran ile birlikte 2004 yılında Azınlık ve Kültürel Haklar Raporu'nu hazırlayıp yayımladı.

Bu iki kafadar, Erdoğan’ın ne kadar demokrat olduğunu göstermek için çırpınıyorlardı. Ve onun için hazırladıkları raporda “Türk demeyelim, Türkiyeli diyelim!” biçiminde Türk karşıtı bir hava vardı. Türkiye, azınlıklar konusunda suçlanıyor; AKP iktidarının kurtarıcı olabileceği ima ediliyordu.

Biz o sıralarda Güneş Gazetesi’ndeki köşemizde İbrahim Kabaoğlu ve Baskın Oran gibi liberal görüntülülerinin toplumu kandırdığını söylüyor, AKP’nin asla “muhafazakâr demokrat parti” olamayacağını yazıyorduk. Bu yüzden AKP lideri Erdoğan bizi 2005 yılında mahkemeye veriyor, 25 bin TL tazminat bile istiyordu.

Sonrasını biliyorsunuz. İbrahim ile Baskın’ın demokrat lideri Erdoğan, Türkiye’yi demir pençesine aldı.

Baskın Oran, kendi konumlarını anlatırken “AKP bizi mayın eşeği gibi kullandı!” dedi. Yani şu an CHP’nin parti politikalarını belirleyen isimlerden İbrahim Kaboğlu, kendi yoldaşının deyişi ile AKP’nin mayın eşeği durumunda idi.

İşte bu şahıs, Erdoğan’a hizmetini son çıkışı ile sürdürdü. Dedi ki: “Sadece Ayasofya değil, Sultanahmet Camii de müze olmalı!”

Bana kalsa, Sultanahmet Camii gibi bir sanat şaheserini de korumaya alırım. Ama bir siyasetçi, Türkiye’nin Sırat Köprüsü’nden geçtiği şu dönemde böyle bir istekle ortaya çıkamaz.

CHP tarafından böyle bir açık bekleyen Cumhurcular hemen saldırıya geçtiler… Yandaş kanallara çıkartılan AKP yöneticileri, CHP’yi “Ezan-ı Muhammedi düşmanları… Camileri ahır yapanlar… “ diye yerden yere vurdular.

Böylece kendilerinden uzaklaşarak yeni seçenek arayan muhafazakâr seçmeni elde tutmaya çalıştılar.

Peki kimin sayesinde?

17 sene önce de Tayyip Erdoğan’ın hizmetine girmiş olan İbrahim Kabaoğlu sayesinde…

***

Şaşırdığım konu şu: CHP Lideri Kılıçdaroğlu, bu konularda çok dikkatli davranıyor. Toplumsal kesimlerin inançlarını örseleyecek hiçbir şey yapmıyor. İyi ama İbrahim Kabaoğlu gibi mazisi AKP ile örtüşen birisinde ne buldu da onu partiye aldı, vekil yaptı ve hatta temsilci haline getirdi?

Onun yerini dolduracak, kökü belli başka akademisyen yok mu bu ülkede?

Yazık, partililerin bunca emeği bir zevzeklik sonucunda heba olup gidiyor.        

Önceki ve Sonraki Yazılar