S. Ersu Hızır

S. Ersu Hızır

2016

Koca bir yılı bitirmemize bir kaç gün kaldı. Geriye dönüp baktığımızda; Ankara ,İstanbul, Gaziantep, Kayseri gibi büyük illerimizde terör örgütlerince patlatılan bombalar sonucu yitirdiğimiz asker-polis- sivil onlarca masum vatandaşımız.

 

15 Temmuz’da Laik Demokratik Cumhuriyet’e yönelik Fetö terör örgütünce düzenlenen kalkışma girişimi, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin bombalanması.

 

Ankara’da Rusya büyükelçisi Lavrov’un ABD ve Rusya elçiliklerinin 100 metre ilerisinde bir sergi açılışında Fetö’cu olduğu açıklanan bir çevik kuvvet polisi tarafından hain bir suikast sonucu öldürülmesi. Türk Silahlı Kuvvetlerinin Kuzey Irak ve Suriye’de düzenlediği askeri operasyonlar. Suriye’deki askeri harekâta katılan birliklerimiz tek başına müttefik desteği olmaksızın IŞİD, PKK ve uzantıları ile savaşıyorlar. Ne acıdır ki NATO’da müttefik olduğumuz ABD - Almanya -Fransa - İngiltere gibi ülkeler bize değil savaştığımız karşı unsurlara lojistik ve istihbarat desteği veriyorlar.

 

Suriye savaşında şehit olan, terör örgütlerince esir alınan askerlerimiz bulunmakta. İki gündür sosyal medya ve bazı yabancı televizyonlarca gösterilen iki askerimizin yakılarak öldürülmesi ve bir tankımızın güdümlü füze ile vurulmasına ilişkin yetkililerce henüz teyit edilmeyen görüntüler mevcut.

 

Rize belediye başkanının Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, Rize Cumhuriyet alanında bulunan heykelini kaldırması. Köy Enstitüleri ile ülkenin her yanından sınıf ayrımı yapılmaksızın başlatılan eğitim ve
aydınlanma çalışmalarının, Köy Enstitüleri’nin kapatılması ile başlayan yıllar içerisinde giderek artan, eğitimin yozlaştırılması ile soran sorgulayan gençlik yerine gördüğüne inanan, okuma alışkanlığı olmayan, ezbere dayalı ve son yıllarda tam bir çöküşe geçen eğitim sistemimiz.


Televizyon kanallarını açtığınızda sürekli kin, nefret, savaş, ölüm sahneleri ya da izleyiciye bir şey vermeyen toplumu uyutan uyuşturan evlenme programları. Tartışma programlarına konusunun uzmanı olarak çıkartılan yüzeysel bilgi sahibi, izleyenleri bilimsel doğrular yerine hurafelere yönlendiren konuşmacıların olduğu televizyon
kanalları.

 

Siyasilerimizin bir birlerine yönelik hamaset dolu konuşmaları.

 

Kadına şiddet uygulayan bir toplum; annebabaya, öğretmene, büyüklere, manevi değerlere, ülkenin kurucularına saygısız, maddiyatçı çıkarcı cahil bir gençliğe sahip oluyoruz. Ülkeyi emanet edeceğimiz gençliği böyle yetiştiriyoruz.

 

Toplum olarak yaşamımızdaki zaafiyetleri, beceriksizlikleri, yetersizlikleri bilimin gerçeklerine aykırı yönlendirmelerin toplumun sosyal vücudunda yarattığı bu çöküşün neden ve niçinlerini saptayıp durdurmak zorundayız. Akıl ile mantık ile gerçekleri algılamalı, körelen duyularımızı körelen beyin hücrelerimizi çalıştırarak bilimin ışığında birlikte yürümeliyiz. Çalışmayan bir beynin üretken olması mümkün mü?

 

Çevremizdeki acı gerçekleri görüp, tanımlayıp çözmek için doğru adımlar atmadan ilerlemek mümkün mü? Bilimden uzaklaşan, cemaat kültürünün temelini oluşturan “Gerçeği bulunmadığı alanlarda arayan, bulamadığı zaman umutsuz bir şekilde oturmayı tercih eden, kendine siper ya da kurtaracak birini arayan, bağlandığı kişiye
kendisini adayan” Nihilizm denilen psikolojik travmaya bulaşanları ayıklamak ve tedavi etmek zorundayız.

 

Farklılıklarımızı birleştirerek bizi güçlendiren ve bir arada tutan bilime inanan Atatürk ilke ve devrimleri ile kazanımlarımızı korumalı, geliştirmeli genç nesillere öğretmeliyiz. Heykelini kaldırarak, büstüne saldırarak bir yerlere ulaşacaklarını düşünenlerin yanılgısı büyüktür.


Tıpkı; Başbakan ve Dışişleri Bakanlığı döneminde IŞİD’e terör örgütü diyemeyen kızgın Arap gençleri ifadesi kullanan, Esad’sız Suriye’de Emevî camisinde namaz kılma hayali ile Davutoğlu’nun yanlış dış politikasında olduğu
gibi.

 

Suriye’de bizleri bu günlere getiren dış politikanın ve Türkiye’nin savaşmak zorunda kalmasının mimarı sorumlu politikacısı Davutoğlu değil mi?

 

Gazi Mustafa Kemal Atatürk emperyalizme ilk muharebe alanında yenilgiyi savaş stratejisi ile tattırırken, kurduğu genç Cumhuriyet’in gelişimi için gerçekleştirdiği devrimler ve fikirleri ile dünya lideri olmuş mazlum ülkelerin model
aldığı bir devlet adamıdır.

 

Türkiye’nin muasır medeniyetlere sahip ülkeler arasına girebilmesi, barış ve huzur içerisinde yaşayabilmesi, komşularıyla dostça geçinebilmesi, İŞİD gibi terör örgütlerini etkisiz kılabilmesi için yanlış politikalardan vazgeçilmeli,
Cumhuriyetin kuruluş felsefesi ve ilkelerine sıkı sıkı bağlı akılcı politikalar üretilmelidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar