Şükrü Sina Gürel

Şükrü Sina Gürel

Yeniden başlarken

YURT’taki “Açıkça” köşesini yeniden açarken, bölgemizdeki çarpıcı gelişmelerin bir genel değerlendirmesini yapmak gerekiyor.
Hep birlikte ve haklı olarak 24 Haziran’a odaklandığımız günlerde, Orta Doğu’da, yanı başımızda, geleceğimizi belirleyecek nitelikteki gelişmeler her zamankinden daha hızlı yaşanıyor.
“Büyük Orta Doğu” projesinin ve sözde “Arap Baharı”nın asıl amacı, başından beri İsrail’in istediğini gerçekleştirmek ve İran’ı tecrit ederek özellikle Lübnan ve Suriye ile olan bağlantısını koparmaktı. Böylece İsrail’in en çok çekindiği Hizbullah da zayıflatılmış olacaktı. Ancak bu hesaplar, Suriye’de boşa çıktı. Hatta İran “tehdidini” İsrail’e sınır komşusu yaptı!
“Büyük Orta Doğu Projesi”nin başarısız olduğunu anladığından beri İsrail, İran’a karşı daha da sertleşmek, hatta güç kullanarak geriletmek gereksinimi içine girdi. Öte yandan içerde seçim yolsuzluklarından, seks skandallarına kadar pek çok sorunla boğuşmak zorunda kalan Trump, giderek Yahudi lobisine daha çok yaslanmak ve İsrail’in peşinden sü- rüklenerek Orta Doğu’da gerilimi arttırmak istemeye başladı.
Bu arada Körfez’de ve Yemen’de İran ile açık bir çatışma içinde olan Suudi Arabistan, yeni Veliaht Prensi’nin yönetiminde, ABD-İsrail cephesine katıldı. Böylece, bir VaşingtonTel Aviv-Riyad ekseni oluştu. Buna -ikincil bir rol için- Kahire’yi de ekleyebilirsiniz.
Trump’ın İran Nükleer Anlaşması’ndan çekildiğini açıklayarak İran’a yeni yaptırımların yolunu açmasının, ilginç bir zamanlaması var. Aynı günlerde petrol fiyatları da yükselişe geçti. İşte ABD ve İsrail, İran’ın bundan yararlanmasının önünü kesmeye kararlılar. Oysa iflas eden, üretmeyen ekonomisiyle ve ABD’den miyarlarca dolarlık silah alımıyla Suudi Arabistan için petrol fiyatının yükseltilmesi elzem. Bundan Rusya da yararlanacak ama artık o kadar olur!
Suudi Arabistan Yemen’de İran’la savaşıyor. İsrail, Suriye’deki İran hedeflerini vuruyor. Bu arada Trump, kızını ve damadı Kushner’i Kudüs’e yollayıp, Büyükelçiliğini buraya taşıyarak bölgedeki gerilime elinden gelebilecek en büyük katkıyı esirgemiyor!
Ancak, unutmayalım ki, İran’a karşı İsrail ve ABD’nin “seferber” etmeyi en çok isteyecekleri devlet, Türkiye’dir. Türkiyemiz, iç ve dış politikanın iç içe geçtiği bu dönemde tam bir kavşakta duruyor. Herkesin, hele ülkeyi yönetenlerin artık “kişisel beka” ile devletin bekasını birbirine karıştırmadan hareket etmesinin zamanı geldi de, geçiyor bile… 

Önceki ve Sonraki Yazılar