Süleyman Karan

Süleyman Karan

Adalet için yanmaya değer!

Koltuk değneğiyle gelenler de var, 70 yaşında teyze de, kaykayıyla korteje gelen çocuğunun elini tutan da... Ne döner servisi var ne de ayran... Güneş fena yakıyor. Otoyolda altı kişilik kortejin dibine süren provokatörler hakaret ediyor. Yaklaşık 30 bin kişilik kalabalıkta herkesin yüzü gülüyor yine de... Yüzleri güldüren bir motivasyon var; buna yurtseverlik, buna adil olmak, buna onur deniyor!

Saat sabaha karşı 04.30... Beşiktaş Demokrasi Anıtı önünde toplandık. Beşiktaş Belediyesi’nin tahsis ettiği otobüsleri bekliyoruz. Şişli Hayır Meclisi ve Beşiktaş Hayır Meclisi, yine ilçelerdeki yurtseverlerden oluşan kalabalık bir grubuz. Çarşı ekibi ise Conrad Oteli'nin önünde bekliyor otobüslerini... Saat 05.00 gibi yola çıkacağız, istikamet Sakarya'nın Akyazı
İlçesi... Ne kadar kalabalık olursak o kadar iyi olacak, zira Sakarya da, Düzce gibi provokatörlerin cirit attığı bir bölge...

Adalet için yanmaya değer!

BU YÜRÜYÜŞ İNSANI OLGUNLAŞTIRIR!

Saat 08.00’da yürüyüş başlayacak, herkes uykusuz ama değil 15 kilometre, bıraksan 50 kilometre yürüyecek kadar coşkulu... Buluşma noktasına geldiğimizde, Galatasaray Lisesi mezunlarının oluşturduğu Galatasaraylılar Ortak Akıl Platformu ile karşılaşıyorum.

Bizim küçük devrelerin kurduğu bir organizasyon...

Onlarla sohbet ederken, yandan Çarşı giriyor korteje...

Fenerbahçe bir gün sonra gelecek ama şimdiden gelen Fenerbahçeliler de var.
Görevliler bir kitapçık dağıtıyor, yürüyüşte dikkat edilmesi gereken kurallarla ilgili... Zira ciddi provokasyon riski var. Bunun yanı sıra farklı sloganlar ve dövizler taşınmaması için de uyarı yapılıyor. Birkaç istisna dışında zaten herkes bunlara harfiyen uyuyor. Zira mesele adalet, yani siyasi bir mesele bile değil... Yürüyüşün en güzel yanı da bu, herkes siyasi fikirlerini, hesaplarını bir yana bırakmış, bir olgunluğa erişmiş.

AİLECEK PROVOKASYONA GELİYORLAR

Toplam üç etaptan oluşan yürüyüş başlıyor. İlk etap fena değil, yorucu ama her yaştan katılımcı sonuna kadar gidiyor. Arada bir sloganlar... İlk etabın sonuna doğru, 1111 metrelik bir Türk bayrağı açılıyor.
Herkes sırayla taşıyor. Tabii beklediğimiz gibi yürüyüş başlar başlamaz, iktidar partisinin ilçe teşkilatlarının ya organize ettiği ya da motive ettiği ‘mobil tacizciler’ de konvoya laf atmayla girizgah yapıp, dolu su şişesi ve taş atmaya kadar her türlü tacizi yapmaya başlıyor. Kimisi ailecek doluşmuş arabaya, belli ki iyi nemalanmışlar, altlarında 4x4’ler, Mercedes’ler, şu Düzce Belediye Başkanı’nın fetişi Passat’lar var. El hareketleri, sözlü sataşmayla başlayıp hakaretle biten bir bağırış çağırışın ardından gazlıyorlar. Bir diğer grup daha var, bunlar Sakarya’nın mafya kazıntıları... Eskiden ‘Ülkücü’ maskesiyle
her türlü pis işe bulaşmış bu tayfa, biraz daha tehlikeli, ama tabii ki kalabalık yüzünden onlar da, ağızlarına pek yakışan küfürlerle bağırıp çağırıyor, sonra gaza basıp gidiyor, birkaç kilometre ilerideki dönüşten yine gelip aynı rolü yeniden oynuyorlar. Hepsinin gözlerinde, bu kadar kalabalık bir kortej görmekten kaynaklanan korkuya öfke arasında gidip
gelen ruh halini okuyabiliyorsunuz. Kortejden tüm bu kışkırtmalara ya ‘Hak, Hukuk, Adalet’ sloganıyla ya da alkışla cevap veriliyor. Bu güzergâh boyunca hep böyle sürüyor. Bu arada ne kadar provokatör varsa, en az onun kadar destek için de gelen var. Araçlardan el sallayıp, zafer işaretleriyle moral vermek için geliyorlar.

ÇEVİK KUVVET'TEN ETTEN DUVAR

İlk etabın bitiminde, mola yerinde yarım saatlik bir soluklanma.. Ama saat 10.30 ve berbat bir sıcak her yeri kavurmaya başladı bile... Yeniden yola revan olunuyor. Önce CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu çevresini saran etten duvar Çevik Kuvvet ile başlıyor yürümeye... Çok hızlı ve tempolu yürüyor, Çevik Kuvvet için zorlu bir antrenman başlıyor tekrar!
Ne şapka, ne tülbent, hiçbir şey tepeden yediğiniz güneş ile buharlaşan asfalta karşı direnemiyor. Adım başı su dağıtılıyor, ama o da kesmiyor.
Millet bir şişesini içiyor, bir şişesini üstüne boca ediyor. 10 dakikada su buharlaşıyor. İkinci etap en zorlu etap oluyor. Mola yerinde ise yine sıcakla bir yüzleşme... Zira Shell istasyonu ve çevresindeki bir avuç gölgelik alan kimseye yetmiyor. Saat 17.00’a kadar katılımcılar sıcakla saklambaç oynayarak zaman geçiriyor. Son etap, biraz daha rahat... Erenler İlçesi’ne kadar, akşamüstünün ılıklığı olmasa bile, daha az sıcağıyla geçiliyor. Saldırılar fazlalaştığı için, Kılıçdaroğlu’nun yürüdüğü bölümün koruması artık Jandarma Özel Tim’de (JÖH)... Birkaç araçtan atılan taşla, bir katılımcı başından hafif yaralanıyor. Ama kortejde zerre panik yok, sinirine hakim olamayıp bu saldırganlara küfür eden tek bir kişi bile çıkmıyor. 

KARPUZDAN TATLISI, DİRENME RUHU

Bitiş noktası Erenler’deki sanayi sitesinin yanındaki geniş alan... Çimenlik bölgede büyük çadırlar kurulmuş. Nilüfer Belediyesi bu dinlenme yerinin organizasyonu üstlenmiş. Yürüyüşü bitirenlere dilim dilim karpuz dağıtılıyor. Herkes yorgun ama bir o kadar da umutlu... Baskı ne kadar artarsa artsın, özgürlükten, insanlıktan, adaletten yana olanların dayanışması, geleceğe daha bir umutla bakmayı sağlıyor.
Kimine göre 30 bin, kimine göre 20 bin kişilikti bu kortej... 
Ne fark eder, yüz kişi de yürüse, 100 bin kişi de yürüse, önemli olan direnmek... Hele ki mesele adaletse, karşınızdakiler adil olmak nedir bilmiyorsa...
Şimdiden kazanan belli değil mi?

Önceki ve Sonraki Yazılar