Süleyman Karan

Süleyman Karan

AHLAKSIZCA AHLAK ARAYIŞLARI

Bu topraklarda cehalet, ahlaksızlık ve onursuzluk hiç bu kadar galebe çalmamıştı. Tabii ki her zaman bunlar vardı ama hiçbir zaman böylesine bir salgın gibi tüm ülkeye yayılmamıştı. Bugün geldiğimiz noktada, bu üç bela sadece iktidar ve yandaşlarını değil, neredeyse tüm ülkeyi ele geçirmiş durumda. Cehaletin boyutunu siyasi tartışmalarda görmek yeterli, ancak üniversitelerde ve medyada da aynı seviyesizlik hüküm sürüyor. Hemen her yerde, birilerine yaltaklanan, her türlü ahlaksızlığa teşne insanlarla karşılaşıyorsunuz. Devlet aygıtlarında ise durum tam anlamıyla bir fecaat. 

Ruhumuzu işgal ettiler
Bir ülke tankla, topla işgal edilerek teslim alınmaz, ama ruhu kirletilerek teslim alınabilir. İşte AKP ve sonrasında da MHP’nin, aslına bakarsanız Demokrat Parti’den bu yana tüm sağ iktidarların ülkeyi getirdiği durum budur. Bunu düşman ülkelerin istihbarat servisleri beceremezdi ama işte sözde geleneksel-muhafazakar nikelajlı bu iktidarlar becerdi. Siyasal islamcılar ve ırkçılar ise bunun üzerine tüy üzerine tüy dikti. 

Her yerde rezalet var
Gelinen noktada, yolsuzluk artık yapmayana aptal gözüyle bakılan, çok doğal bir şey. Kadın cinayetleri mümkünse üstü örtülecek sıradan bir suç. Çocuk tacizi gizlenmeli, yok eğer kaçarı yoksa idam cezasını gündeme getirmek için bir bahane gibi kullanılmalı... Mafya denen rezalet, elebaşları bakanlar tarafından pohpohlanan, neredeyse bir sivil toplum kuruluşu olarak görülen bir örgüt. Devlet aygıtında el etek öpmek liyakatın yerine geçmiş, amir bir altındakini kölesi gibi görüyor ve her türlü rezilliği yapıyor. İş insanları iş ahlakını bir kenara atmış, her fırsatta devletten bir iş kopartmak için her türlü taklayı atıyor. Bunların en ahlaksızı üçüncü kez bu iktidar tarafından iflastan kurtarılmış, hala rezilce sırıtıyor. Bir bakan gidiyor, bir tarikat şeyhinin elini öpüyor ve bunu göğsünü gere gere savunabiliyor. İçişleri Bakanı bu konuda zirve, kadın cinayetlerini önlemekten aciz ya da umurunda değil, ama buna karşı çıkanlara etmediği hakareti bırakmıyor. 

Ahlaksızın fırsatçısı
İşin en iğrenç tarafı ne biliyor musunuz? Şimdi bu rezilliğin baş mimarları “Ahlak elden gitti” diye feryat ediyor. Bu köylü kurnazları bu pislikten bile bir fırsat yaratmaya çalışıyor. Seküler sistemi sabote etmek için şeri hükümleri dayatma, tıpkı Mısır’daki gibi medeni hukuk ile şeriatı iç içe geçirme peşindeler. Faizsiz finans kuruluşlarının bağımsız denetimini yürütecek denetçilerin uyması gereken etik kurallar ve denetim standartları gibi denemeler bu işin nabız yoklaması... Bunu savunmaları kolay, zira diyecekler ki, “Bu zaten islami finans, kuralları da öyle olur”. Ama bunlar dolabı çevirmeye hep böyle başlar. Bakın ne halt karıştırdıklarına iyi bir örnek, nasıl bir uzun soluklu hazırlık peşindeler... 
Anadolu İlahiyat Akademisi diye bir şey varmış mesela... 2020 Nisan ayında ‘Değerlerden Pratiğe Ortak Bir Fıkıh-Hukuk Politikası’ başlıklı bir çalıştay düzenleyecekmiş. Çalıştayın gerekçesinde, ’pozitif hukuk yapılarının ülkenin ve dünyanın ahlak krizini aşmaya yetmemesi’ olduğu belirtiliyor. Akademisyenlere gönderilen mektupta, çalıştayın çıkış noktasının ülkenin içinde bulunduğu ‘hukuk krizi’ olduğunu ileri sürüp, “Tarihsel, kültürel, sistemsel pek çok yönü olan bu krizin özünde bir ahlak krizi olduğunu fark etmek zor değildir. Pozitif hukuk yapılarının ülkemizin -ve dünyanın- içinde bulunduğu ahlak krizini aşmaya yetmediği ortadadır. Ahlak krizi aşılmadıkça hukuk yapılarının verimli ve adaletli olamayacağı da ortadadır” buyurmuşlar. 

Şeriat montajı komplosu
Uyanıkları görüyor musunuz? Hem bu ülkeyi bu çirkefin içine çek hem de buradan şeriatı hukuk sistemine monte etmek için fırsat yaratmayı dene. İşte bu ülkenin öncelikle kurtulması gereken bu ve bunlar gibiler. Bu kafa, cami cemaatinin çatalıyla uğraşan, her türlü yolsuzluğa kılıf uydurmayı görev sayan siyasal islamcıların güdümündeki Diyanet kafası... Şimdi bu ülkenin başına çorap örmek için yeni bir komplonun peşindeler. Bu sebeple, mücadelemiz cari siyasetle sınırlı değil, ahlaksızlığa karşı topyekun mücadeleyi başlatmak için geç bile kaldık!

Önceki ve Sonraki Yazılar