Süleyman Karan

Süleyman Karan

Belinde silah, arkasında sayın bakanı hukuk devletine silahlı darbe yapıyor

Siyasal islam ve ırkçılar için yargı, bir nalıncı keseridir. Hukuktan tek anladıkları, yolsuzlukları, adaletsizlikleri kılıfına uydurup, muhalif kesimleri yok etmektir. Bu sebeple de her şekilde hukuk devleti onlar için büyük bir düşmandır ve yok edilmesi gerekir. Bunlar da iktidara geldikleri günden itibaren adaleti yok etmek için komplolara başladılar.

İki klik birlikte darbe yaptı

Hukuk devletine darbe girişimleri iki siyasi islamcı örgütün koalisyonu döneminde başlamıştı. Türk Silahlı Kuvvetleri’ne sızmak ve muhalifleri hapse tıkmak için başlatılan darbenin elebaşısı FETÖ’ydü, ama darbeyi AKP ile birikte gerçekleştirdiler. Sonrası malum, FETÖ’cü yargıçların yargı operasyonları bitmek bilmedi. Ardından devleti bölüşme kavgasında, FETÖ bu silahı AKP’ye karşı da kullanmaya kalkınca, sonu darbe girişimine varan bir iç savaş yaşadı siyasal islamcılar. Darbe girişimi başarısız olan FETÖ’cüler yargıdan tasfiye edildi, yerlerine İhvancılar, MHP’liler ve azıcık da ulusalcılar yerleştirildi. Ve o günden bu yana yargı bağımsızlığından söz etmek mümkün değil. Ölümle tehdit eden yandaşlara sözde davalar açılıyor, muhaliflere ise sudan sebeplerle hükümler giydiriliyor. Kolluk kuvvetlerinin her türlü kanunsuzluğuna ise bakanlar sahip çıkıyor. Bu ülkede hukuk devletine yapılan darbenin sonuçlarını yaşıyoruz. Halk, yargıya asla güven duymuyor.

Baroları bölerek yok etme taktiği

Şimdi iktidarın hedefi, baroları bölerek yönetmek. Biliyorlar ki avukatların büyük bir bölümü, hukuk devleti ve demokrasinin savunucusu, bu sebeple de siyasal islamcıların ve ırkçıların baroları seçimlerle ele geçirmesi imkansız. Hukuk devletine ihanet etmiş sözde hukuk insanı diye ortada dolaşanların, söz gelimi Türkiye Barolar Birliği’nin başkanlık koltuğundan indirilmesi çok muhtemel Metin Feyzioğlu’nu dikkate alan bir hukuk insanı yok gibi... İşte bu sebeple, ‘çoklu baro’ diye bir şey uydurdular ve böylelikle baroları bölerek, hukuk devletini savunanlara bir darbe daha yapmayı planlıyorlar.

Odalara saldırının provası

Bu, tümüyle meslek odalarının mantığına aykırı, mesleki ilkeleri ve hakları iktidarın manipülasyonuna açık hale getirecek bir sistem. Avukatlık Yasası değiştirilerek çoklu baro sistemine geçilecek ve ilgili düzenlemenin yakın zamanda meclise geleceği konuşuluyor. Yeni düzenlemeye göre, barolar yine merkezde tek bir barolar birliği tarafından yönetilirken, illerde çoklu barolar kurulabilecek. Dolayısıyla, üye sayısı 5 bini aşan illerde iki bin üye ile yeni bir Baro kurulabilecek. Örneğin İstanbul’da ilave olarak beş-altı baro daha kurulabilecek. Tabii ki böyle bir saldırı karşısında barolar sessiz kalamazdı.

Her zaman bunlara hainler lazım

Tüm meslek odalarını ortadan kaldırmaya ya da kendi güdümlerine sokmaya yeminli bu iktidar, şimdi hukuk devletini tümüyle yok edebilmek için baroları hedef alıyor, amacı bu böl-yönet taktiğini tüm meslek odalarında uygulamak. Bu tip komplolar kurarken, her zaman bazı hainlerin desteğine de ihtiyaç duyuyor. Karşılıklı paslaşmak için... Bu kez barolara saldırıya geçerken iktidarın seçtiği müttefik, daha doğrusu iktidara yanaşan hukuk devleti düşmanı, Türkiye Barolar Birliği Başkanı... Avukatların ilk fırsatta o koltuktan kovacağı, sözde ulusalcı bir iktidar işbirlikçisi... Onu destekleyen, üyesi düşük baro başkanlarıyla birlikte reklam yapıyor. Meslektaşları polis tarfından dövülürken, Instagram hesabından Anıtkabir ziyaretini duyuruyor, utanmazca Atatürk’ü sömürüyor: “Afyon, Ardahan, Iğdır, Ağrı, Konya, Elazığ, Sivas, Gümüşhane-Bayburt, Çorum, Yozgat, Kütahya, Edirne, Samsun, Erzurum, Kahramanmaraş baro başkanlarımızla Atamızın manevi huzurundayız”.

Açıktan pislik akıyor

Bu işbirlikçiler her zaman vardı, her zaman olacak. Öyle ya da böyle takkeleri düşüp kelleri görünüyor. Gericilerin ise demokrasi düşmanlığını gizleyecek bir halleri çoktan beridir yok zaten. Bunların en pejmürdesi, paçavraların en rezili Yeni Akit’in genel yayın yönetmeni, kanalizasyondaki köşesinden pislik kusuyor: “Barolar kalksa, hayatımızda ne değişir. Ben söyleyeyim: ‘Hiçbir şey!’ Ha şu olur.. İbnelere sahip çıkan kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşu sayısı azalır.. İbnelere verilen destekler azalır. Hepsi bu..” Diyeceksiniz ki, “Yeni Akit zaten müptezellerle dolu bir kanalizasyon. Ciddiye almaya gerek yok”. Öyle değil, bunların ağzı biraz daha bozuk hepsi o, ama hukuk devletine düşmanlıkta, tüm siyasal islamcılar ve ırkçılar birbirleriyle yarışacak kadar faşizan. Söz gelimi siyasal islamcıların stepnesi ırkçı partinin genel başkanına göre ‘Savunma Yürüyor’ eylemi ‘kaos güdümlü’ymüş. AKP’li Cahit Özkan ise baro başkanlarının Ankara’ya başlattığı yürüyüşte bir tezat bulmuş. Özkan’a göre, baroların demokrasiden ve hukuktan yana yaklaşımlar sergileyip, sokakta yürüyüş yapması tezatmış! Bunlar doğuştan demokrasi düşmanı, bunlar zır cahil, bunlar halk darbeci...

Akıl ve onur yoksunları

Zira darbeci kafalar böyle işler, zira komplocu kafalar böyle işler. Demokrasiyi savunanların yürüyüşünü anti-demokratik bulacak kadar akıl yoksunudur bunlar.

Bu yürüyüşte, bu ülkede yaşayan parazitlerin de boy gösterdiğini gördük. Gericilerin çöplediği, uyduruk bir partinin taşeron başkanı avukatları tehdit etti. O ki işçilerinin parasını ödemeyen, Ankara Büyükşehir Belediyesi AKP’deyken, yolsuz ihaleler kapan bir yancıymış. Şantiyeden bunun beslemeleri avukatlara silahlı tehditte bulunmuş. İşte hukuk devletine darbenin sonuçlarından biri daha... Zira hukuk yoksa, o ülkede insanlık da yoktur. Polis belindeki silaha, arkasındaki bakana güvenir saldırır. Mafyozi soytarılar silahla avukatları tehdit eder.

İnsanlık mirası adına direniş

İşte bu sebepledir ki, hukuk devletini savunmak, vatanı savunmaktır. İşte bu sebepledir ki avukatlar polis saldırılarına, mafya kırşkırtmalarına, ahlaksız sözde gazetecilerin hakaretlerine, ırkçıların komplolarına, gericilerin çirkefliklerine göğüslerini siper ederken, sadece baroyu değil, vatanı savunmaktadır. İşte bu sebepledir ki meslektaşları bakan talimatıyla dayak yerken, Atatürk’ü sömürenler halk düşmanlarıdır. Bu yazı yazılırken, başkentin girişinde yağmur altında bekleyen baro başkanlarına polis bir kez daha saldırıyordu. Biraz öncesinde ülkenin çeşitli kentlerinde, avukatlar tek bir ağızdan “Feyzioğlu istifa”, “Faşizme karşı omuz omuza” diye bağırıyorlardı. Hukuk devletini savunanları yalnız bırakmayalım, zira bu aynı zamanda vatan savunmasıdır. Bu ülke faşizme teslim olmayacak!

Önceki ve Sonraki Yazılar