Süleyman Karan

Süleyman Karan

Demokrasi müsameresi

Bir kadın gazetecinin ortaya attığı, pek çok gazetecinin üstüne atladığı, sonunda AKP İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkan Adayı’nın da istemeye istemeye kabul ettiği münazara sonuçlandı. Ne kadar izlendiği konusunda bir fikrim yok ancak akşam eve dönerken, yayın başlamıştı ve caddeler oldukça kalabalıktı. Bir Fenerbahçe-Galatasaray derbisi öncesi gibi değildi mesela... Sonuçta, izlediğim kadarıyla öyle ‘oylara etki edecek’ bir belge açıklanmadı, zaten kararını vermiş vatandaşın oyunun rengini değiştirecek bir gelişme de olmadı.

Bu ABD özentisi, biraz stand-up’ı çağrıştıran ‘debate’lere özenenler mutlu olmuş olabilir. Yine kariyer hırsı küpü gazeteci İsmail Küçükkaya da mutlu olabilir, onu kıskanan pek çok kaşar gazeteci hasetinden çatlarken. Ancak, bu münazaranın ne siyasete fazlaca bir etkisi olacak ne de seçim sonuçlarına.. Zira Türkiye’de seçmen, sanıldığının aksine, oldukça bilinçli oy kullanıyor, ideolojik duruşundan kolay kolay taviz vermiyor, uzun süre bir takım tutar gibi tuttuğu partisinden ne zaman yüz çevireceğine de düşünüp taşınıp karar veriyor. Öyle bir okullar arası münazara havasında geçen bir TV programıyla kolay kolay karar değiştirmiyor.

BAK MÜNAZARA VAR, ÖZGÜRÜZ
Bu münazara, aslına bakarsanız AKP ve MHP’nin tabanındaki ‘küskün’ ya da ‘küsmeye yatkın’ seçmenlere bir mesaj vermek dışında pek bir işe yaramadı denebilir. Nasıl bir mesaj mı? Şöyle ki; ‘işte bakın iki aday ‘tarafsız’ bir kanalda çatır çatır tartışıyor. Tıpkı ABD ya da AB ülkelerinde olduğu gibi herkes izleyebiliyor. Türkiye’de demokrasi olmadığını iddia edenler yalan söylüyor, öyle olsa böyle bir yayın yapılır mıydı?’ gibisinden...

FIKRA DA ANLATSA OLURDU
AKP kurmayları Binali Yıldırım’ın şov tarafının zayıf olduğunu, ağzının laf yapamadığını, ekranda pasif kalacağını bilmiyorlar mıydı? Bal gibi de biliyorlardı. Ama zaten seçmen kararını vermiş olduğundan, kendi tabanları açısından kafa karıştıran ‘sandık darbesi’ni unutturmak gibi bir dertleri vardı. İşte sözde ana akım medya sayılan Habertürk’ün spikerinin çağrısıyla bu fırsat ellerine geçti. Hatta biraz da taze gelin gibi naz yapmayı tercih ederek bu münazarayı kabul ettiler. Büyük olasılıkla Uğur Dündar’ın bu münazarada moderatör olmasını istemelerinin sebebi de, Ekrem İmamoğlu’nun ‘mağdur’ imajını alıp, Binali Yıldırım’a monte etmekti.

TUZLA HIYARA KOŞAN GAZETECİ
Uğur Dündar köylü kurnazlarının oyununa gelmedi. Bunu da hesaplamışlardır büyük olasılıkla ve bu ülkede hıyarı görünce hırsla tuzu alıp koşacak bir gazeteci bulmaktan kolay ne vardı ki! İsmail Küçükkaya kovayla tuzu alıp koştu! Ki o da malum ‘muhalif’ bir gazeteci olduğu için, Binali Yıldırım kendi tabanında ‘gözüpek bir kahraman’ olarak anılacak kadar prim yaptı. Konuşmasına bile gerek yoktu, fıkra anlatsa da olurdu!

Üç-beş kararsız küskün AKP’li ve MHP’li mantığını kullanıp, “Bizim adaydan bir numara olmaz” kararını vermiştir pazar gecesi. Ancak yüzde 48 küsur AKP adayına oy verecek vatandaştan, aklının bir köşesine takılan “Yahu İmamoğlu’na ayıp edildi. Böyle demokrasi mi olur? Adam kazanmıştı aslında” sıkıntısı işte bu programla bertaraf edilmiş oldu.

Diyeceksiniz ki “E ne değişti?”... Hemen hemen hiç... Yine Ekrem İmamoğlu en az 1 puan önde gidiyor. Yıldırım’a oy vermek isteyip de eli titreyen AKP ve MHP yanlısı vatandaşın ise sandıkta eli daha az titreyecek.

Önceki ve Sonraki Yazılar