Süleyman Karan

Süleyman Karan

Müsvedde

Artık pek yok ama geçmişte, bundan 10-15 yıl
öncesine kadar eğitimin ayrılmaz bir parçasıydı
öğrenciler için müsvedde defteri... Yeni öğrenilen
bir şeyleri anlamak, kavramak ve sindirmek için kullanılırdı.
Aslında 'adam olacak çocuk' (cinsiyetçi diyenler
çıkar şimdi, her ne kadar deyiş olsa da) ya da
'insan olacak çocuk' diyelim, bu defterden anlaşılırdı.
Söz gelimi alfabeyi eğri büğrü ve hiçbir değişim göstermeden
tekrar tekrar yazan çocuktan biraz umut
kesilirdi. O çocuk öyle ya da böyle üniversiteyi bitirse
bile, 'Ali topu at' seviyesinde kalırdı. Bir akraba
sayesinde bir işe kapılanır, o işyerinde patrona yağcılık
yaparak pek de ilerlemeden emekli olur, böylece
vasatın altında bir hayatla bitirirdi hikayesini...
"Yuvarlanıp giderek yaşamış garip" deyip geçmeyin,
bu insan tipi hiçbir iz bırakmadan dünya nimetlerini
başkasının zararına tüketen bir tiptir. Yani
bildiğiniz, asalak bir hayattır yaşadığı, hiçbir şey yapmayarak
yaşamak da zarardır zira.

Kötülüğün karalaması

Bu bir tip, bir tip daha vardır ki, işte bunun müsvedde
defterini kontrol ettiğinizde, 'kötülüğü' hissedersiniz.
Akılla yakından ilişiği olmayan, 'Ali topu at'ı doğru
yazamamış ama yanına tekme atan bir çocuk çizmeyi
ihmal etmemiş, defterin orasına burasına öğrendiği küfürleri
yazan, hatta müsvedde defterini bile kopya çekerek
tamamlayan bir tiptir. Öyle ya da böyle, asalak
olmasının yanı sıra gelecekte çevresini zehirleyecek, ailesini
bile kazıklayacak, kendinden güçsüze şiddet kullanıp,
güçlü olana yaltaklanacak bir 'insan müsveddesi'
olduğunu anlamak için alim olmaya gerek yoktur. Şöyle
bir geçmişe gidin, ilkokul yıllarınıza, her ikisinden de
bolca örnek gelecektir aklınıza...
Söz gelimi ilk tarifini yaptığım bozuk karakter, şu
sıralar çalıntı tezle doçent olmuş, şimdi meslektaşını
dekana gammazlayan bir öğretim üyesidir. İkinci tipteki
karakter ise çalışıp çabalamış ama hala yardımcı
doçentlikte süründürülen, insani özelliklerini koruyan
meslektaşını,yine kendisi gibi bozuk genlere sahip
öğrencilere, üstlerine hedef gösteren başka bir öğretim
görevlisi... Örneği bu meslekten vermemin sebebi,
tabii ki bugün olup bitenler... Hele ki bir de
kendinden bir üst unvana sahip biriyse insan gibi iktidara
tepki koymayı bırakın, emin olun fırsat bulsa
linç ettirir ki ite kopuğa, boşalan kadroya çöreklenebilsin.
Biz buna 'akademisyen müsveddesi' diyelim,
insan müsveddesi olduğunu zaten vurgulamaya
gerek yok.
Bir babanın, ne oldum budalası olduğunu anlatmak
için pek bilinen masalda dediği gibi, "Ben sana
vali olamazsın demedim, adam olamazsın dedim"
cümlesini burada hatırlatalım. Ve devlet memuriyetinde,
tüm halkın vergileriyle zehir saçanlara geçelim.
Vali demişken, tabii burada Gezi sürecindeki İstanbul
ve Adana valilerini de bol bol anmadan geçmeyelim.
Nasıl andığımız bizde saklı kalsın, merak edip öğrenmek
isterlerse fazlasıyla suratlarına söylemek insanlık
borcumuz olsun!

Her yer Abdurrahman Çelebi

Bu müsveddesinden ne olduğu anlaşılan tipler, belli
tarih dönemlerinde, genelde büyük değişim dönemlerinde
uvertür altı olarak çıkar tarih sahnesine... Tam
'koyunun olmadığı yerde keçinin Abdurrahman Çelebi'
olması durumudur anlayacağınız. İşte Türkiye böyle bir
dönemden geçiyor ve berbat bir müsvedde defterini andırıyor.
Tepeden tırnağa müsvedde... Tam biraz önce
tarif ettiğimiz 'Ali topu at' yazamayan, yeteneksiz, akılsız,
beceriksiz muhteris, kötü gen ve kötü ruhlu o 'insan
olamayacak çocuklar'ın hakimiyet kurup, kargacık burgacık
karaladığı bir müsvedde defteri...
Yine tarihten gidelim ve böyle dönüşüm süreçlerinde,
bunun viral olarak yayılan bir insanlık durumu
olduğunu hatırlatalım. Örnek de cumhurbaşkanından,
III. Reich'tan gelsin... Nasyonal Sosyalistler'in çocukluğu
böyleydi, Alman halkının belki yüzde 10'unun
da... Bunlar iktidara geldikten sonra bu oran yüzde
70'leri buldu. Çünkü kötülük ve ahmaklık, müsvedde
defterine yazılan en kolay şeydi ve işte bunlar bunu
yazdı! Bir tek şeyi unuttular ancak, kötülüğü müsvedde
defterine yazmak kolaydır da, silmek zordur. Ve o
müsvedde defterini kaybetmek de mümkün değildir.
Zira herkesin gözü önünde yazılıyor. Ve artık kanla yazılıyor.
Bir gün gelecek, tarih denen öğretmen, "Hadi bakalım
müsvedde defterlerinizi getirin kontrol zamanı"
diyecek. Ak mı kara mı, apaçık ortada olacak. Sonra o
defterler toplanacak, bir bölümü imha edilecek... Öyle
geri dönüşüme giremeyecek (bunu insan olma ihtimali
olmayan diye okuyalım) bazıları, tıbbi atık ya da toksik
madde olarak depolanacak, sonsuza kadar! Çok değil,
kısa vadede... 'Kirlenmek güzeldir' der bir reklam, doğrudur
kirlenelim ki temizlenmeyi öğrenelim!

Önceki ve Sonraki Yazılar