Süleyman Karan

Süleyman Karan

NE KADAR GİDER, NEREYE GİDER?

Ne Kadar Gider, Nereye Gider?

Dünya bir acayip... Sistem yapısal sorunlarıyla sürekli kriz içinde, siyaset seviyesizliğin dibinde... Şöyle bir bakın ülkeleri yöneten seçilmiş siyasetçilere, hani bir çay içmek için aynı masada oturmaya bile imtina edeceğiniz türden tipler. İşin garibi dünyanın dört bir köşesinde, insanlar bu düşük karakterleri siyasetçileri, ‘kurtarıcı’ olarak benimseyip, oy veriyor. Tıpkı bir zamanlar Benito Mussolini’yi, Adolf Hitler’i iktidara getiren bir beyin hasarı yaşanıyor. Bu biraz zamanın ruhu, büyük değişimlere gebe böylesi dönemlerde hep aynı savruluş yaşanıyor. Radikalleşme, merkez siyasetin kan kaybı, sorunların sebebi olarak bir düşman yaratma eğilimi, nostaljik hezeyanlar, akıldışı mantık yürütmeler, şiddete yöneliş, kutuplaşma, yobazlık ve ırkçılığın yükselişi... Peki niye böyle? Cevabı çok basit, çünkü kitleleri peşinden sürükleyecek bir alternatif yok!


Koyunun olmadığı yerde...

Zira merkez siyaset o kadar başarısız ve geçmişi o kadar kirli ki, artık inandırıcılığını kaybetmiş durumda. Sosyalistler iktidara geldikleri ülkelerde, bir başarı öyküsü yazabilmiş değil. Kurucu partiler köhnemiş yönetim sistemlerini bir alternatif olarak sunuyor ve artık tatsız bir sakıza dönmüş söylemleriyle kitlelere zerre bir umut veremiyor.

Hal böyle olunca, meydan da ite kopuğa, manyaklara kalıyor. Bu tip siyasetçilerin beş para etmez faşizan, lümpen ve akıldışı söylemleri geçer akçe oluyor. Ya iktidara geliyorlar ya da koalisyon ortağı olup, ortaklarını zora sokuyor, devlet mekanizmasını kitliyor ve krizi daha da derinleştiriyorlar. Biliyorlar ki, kriz derinleştikçe tek başına iktidara gelme şansları daha da artacak. Bunun en çarpıcı örneklerinden biri İtalya’da yaşanıyor. Ama Almanya, Fransa ve Britanya’daki aşırı sağ popülist partiler de gün geçtikçe semiriyor.

Küresel ahmaklaşma
Sadece Avrupa’da de
ğil, dünyanın dört bir yanında durum bu. Bakınız Hindistan... Bharatiya Janata denen yobaz ve ırkçı hindu partisi, koskoca ülkeyi esir almış durumda. Filipinler’de kendini solcu sanan milliyetçi bir deli iktidarda; Rodrigo Duterte. Brezilya’da asker eskisi bir faşist manyak, sadece ülkeyi uçuruma sürüklemekle kalmıyor, dünyanın akciğerleri Amazon ormanlarını kesip biçiyor, yerli halkın katledilmesine göz yumuyor.

Süper manyak!
Dünyanın süper gücü olmayı sürdürmeye çalışan ABD’nin başındaki lider, tam anlamıyla bir saatli bomba... Ne dedi
ğini bilmeyen cahil bir ruh hastası! Suriye krizinde bir kez daha nasıl bir saçmalıklar manzumesi olduğunu tüm dünya gördü. Ve böyle de devam edecek.
 

Yarı yarıyadan bir tık fazla

Tüm bu lider bozuntuları, ‘halkın sesi’ olduklarını iddia ediyor. Ve bu bir ölçüde de doğru! Yaklaşık halkın yüzde 50 ila 55’i bunları destekliyor. Kalan yüzde 50 ila yüzde 45 ise bu liderlerden tiksiniyor. İşte neredeyse tüm dünya nüfusu böyle ikiye ayrılmış durumda. Ve bir küçük çabayla, biraz derlenip toparlanmayla bu ahmaklık ve kötülük timsalleri iktidardan uzaklaştırılabilir. Yeter ki örgütlü bir muhalefet gelişebilsin, çağın ruhuna uygun çözümler ve söylemler ortaya konabilsin.

Önceki ve Sonraki Yazılar