Süleyman Karan

Süleyman Karan

SARAYA KAPANDIK AFİYETTEYİZ, SİZ DE PAŞA PAŞA İŞİNİZE GİDİN!

Çoğu büyükşehir belediyesi olmak üzere, 11 belediye başkanı hükümete, daha doğrusu saraya altı maddelik bir çağrıda bulundu. Bu çağrının içinde, sokağa çıkma yasağı ile birlikte, hükümetin belediyelerin sırtına yüklediği yüklere destek verme sorumluluğunu hatırlatmak da var. Zira başta kentiçi ulaşım ve su, elektrik ve doğalgaz faturaları olmak üzere, hükümetin bol keseden yaptığı vaatler karşılığında hemen hemen somut hiçbir mali destek çıkmıyor.
Bu 11 belediye, Türkiye nüfusunun çok önemli bir kısmına hizmet veriyor, aynı zamanda Türkiye’nin sanayi ve hizmet üretim merkezlerinde görev yapıyor. Yani Türkiye’nin atardamarlarının temsilcileri...
 

Belediyelerden acil çağrı

11 belediye başkanının kamuoyu ile paylaştığı çağrının ilk maddesi şu: “Ulusal ve uluslararası çok sayıda bilim insanı, ekonomiden sağlığa kent hayatı ile ilgili pek çok kurum ve kuruluş ile bu kentlerini yöneten bizlerin ortak görüşü ‘sokağa çıkma yasağı ya da tam-tecridi kapanma’dır. Daha fazla zaman kaybetmeden, bu uygulamanın gereğine tekrar dikkat çekiyoruz. Uygulamanın alternatif modeller ile geliştirilmesi, şehirlerin karakteristik özelliklerine uyum açısından da gereklidir. Bu kararla, olumlu yönde ciddi yol almış dünya şehir örneklerinde olduğu gibi, test sürecinin evde başlatılması ile karantina uygulamasının takibinin dağılım hızını yavaşlatmakta etkili olacağı görüşündeyiz.”

Bu maddede eksik olan, sokağa çıkma yasağı ile birlikte asgari vatandaş geliri ve ekonomiyi bu süre içinde ayakta tutacak, devletin felaket dönemlerinde yapmakla sorumlu olduğu görevleri net olaraka tanımlamamak olmuş. Zaten mesele de burada... Zira siyasal islamcılar, bu devletin böylesi dönemler için bir kenara ayırması gereken ihtiyat akçesini har vurup harman savurdular, bırakın onu İşsizlik Fonu’nda yeterli miktarda para yok. Olanı da işverene verecekler, işçiye değil.
 

Hazinede para yok ki!
Tabii ki hazine bu durumdayken, bu hükümetin bir sokağa çıkma yasağı veyahut tam tecridi kapanma kararı alması mümkün değil. Böyle bir uygulamada, zaten çok ciddi bir kriz içinde olan ekonomi yerle bir olur. Bunu anlamak hiç zor değil, zira ‘işçi çıkarma yasağı’ diye yandaş medyanın milleti kandırmaya çalıştığı ‘ekonomik önlem paketi’, aslında ucu açık bir işten çıkarma furyasının önünü açmaya yönelik bir ‘önlem’. İşverenin elini rahatlatan (ki bu da gerekiyor) ama işçiyi fiilen açlığa mahkum eden bir geçici ücretli izin. Bu ekonomik paketten hangi işletmenin nasıl yararlanacağı, ne gibi yolsuzluklar yapılacağı ise ayrı mevzu. Yani hükümet felaket döneminde de, her zaman olduğu gibi bu ülke için bir felaket!

Açık açık söylüyorlar aslında
Şimdi gelelim 11 belediye başkanı bu açıklamayı yaptıktan sonra, saray sözcüsünden gelen açıklamaya... AKP Genel Başkanı’nın sözcüsü, hani bu sıralar bir kaçak inşaatı belediye tarafından yıkılan şöyle demiş: “Her bir ülke kendi özgün şartlarında bu kararları almak durumunda. Türkiye için de salgının seyrine, alınan tedbirlerin başarısına bağlı olarak bir öngörüde bulunmak mümkün. Bunun dışında tüm tarihler spekülasyon olmanın ötesine geçmez. Genel bir yasağın ekonomik maliyeti büyük olur. Virüsün dünyaya maliyeti 3-4 trilyon dolar olacak.” Öncelikle son cümleden başlayalım, öyle 3-4 trilyon dolar falan değil çok daha fazla olur. İyi de küresel ekonomi sözcüsü değilsin ki zaten... Demek istediğini açık açık söylersek, “Paraları yedik, o sebeple ne asgari vatandaş geliri verebilir bu devlet, ne de kapsamlı bir paket.” Söz gelimi açıklayabiliyor musun Avustralya gibi 80 milyar dolarlık bir destek paketi?.. Yok. Zaten döviz cinsinden korkunç bir borç yükü olan özel sektörü kurtarabilecek misin? Yok öyle bir hazine!

Maske gerçeği gizleyemez
Peki maske satışını yasakladın, o ne idüğü belirsiz maskeleri planlı bir şekilde halka ulaştırabiliyor musun? Yok, ama oradaki aksaklıkları düzelteceklermiş! Peki ama çok cüzi bir bütçe ile İzmir Büyükşehir Belediyesi metro duraklarına maskematik koyabilirken, bu hükümet ne işe yarar? Hemen söyleyelim, halk yararına ve kamu sağlığına destek veren yardım yapan belediyelere taş koyar. Kalkar, utanmadan sıkılmadan, hem de yasadışı bir biçimde bir kamu bankasına emir vererek, halkın bağışlarına çöker! İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Ankara Büyükşehir Belediyesi yönetimine soruşturma açar. Yarın bir bakmışsınız, maskematikleri de terörist ilan etmiş!

Sarayda her şey yolunda!
Millet canının derdine düşmüşken, sanki çok merak ediyormuşuz gibi bir de saraydaki önlemlerden söz eder. Neymiş? Sarayda üç haftadır konuk kabul etmemişler, dışarı da çıkmıyorlarmış. Sen bunu git, her sabah kelle koltukta işe gitmek zorunda olanlara anlat. Çalışanlara salgında bulaşma riskine rağmen haftanın beş günü işe gitmeyi reva gören bu siyasal islamcılar, kendilerini saraya kapatmış, bir de bunu açık açık söylüyor. Çünkü yediler, kasada para yok, sokağa çıkma yasağı ilan ederlerse ekonomiye maliyeti ağır olurmuş. Yandaş sermayenin ve bugüne kadar tüm yandaşların hortumladıkları, sokağa çıkma yasağı maliyetinin yüz katı oysa ki. Hesabı yapılır ve bir gün tabii ki hesabı sorulacaktır.


 

Önceki ve Sonraki Yazılar