Süleyman Karan

Süleyman Karan

Seçim sathı mahallinde teröristlerin geçit tören

24 Haziran’da seçim sırasında özellikle Güneydoğu ve Doğu Anadolu’da bir grup sandık teröristi tarafından cinayet işlendiği haberlerini aldıktan, bazı sandıkların başında kalaşnikoflu aşiret mafyalarının nöbet tuttuğunu nefret ve bir tür acizlikle öğrendikten sonra, oyları saydık, YSK’ya gitmek için yola çıktı. Daha seçimlerin sonuçları yeni açıklanıyor ve kimin kazandığı belli değilken, AKP ve MHP’nin il ve ilçe örgütleri tarafından yönlendirilen küçük gruplar, birkaç kamyon, minibüsle zafer turu atmaya başlamıştı bile… Güruh küçüktü ama mide buladırıyordu, zira yeni yetme mahalle serserilerinin eline birileri pompalıları tutuşturmuş, onlar da havaya sıkıyordu. Bunların hepsinin talimatla gerçekleştiği kabak gibi ortadaydı. Benim bölge Mecidiyeköy olduğundan daha çok MHP’liler turluyor gibiydi ama bazı MHP’lilerin ellerinde cumhurbaşkanının fotoğrafı olan AKP bayrakları vardı.

Kendini Rambo sanan ‘küçük adamlar’

Dalaşacak insan arayanı da vardı, bunu verilen emir çerçevesinde ‘görevi’ni ifa eden de, bir de yine bu yoz düzenden çöplenenler, lüks otolarıyla Cevahir AVM önünde camdan sarkıp, sloganımsı histerik çığlıklar atıyor, halkı rahatsız ediyordu. Zira yolda yürüyenlerden çoğu ya tiksinerek bakıyordu bu rezilliğe ya da yüksek sesle sövüyordu.

Bu silah atma ve sloganımsı histerik seslerin birkaç sebebi var. Birincisi, sistemle iç içe geçmiş bir götürme, halkın vergilerinden elde edilen devlet gelirini paylaşma ortaklığı… Şimdi bu ortaklıkta kendilerinin de yer alacağının heyecanı ve hezeyanıyla MHP’lilerin daha fazla bağırdığını ve mermi harcadığını düşünüyorum. Zaten mermiye de para harcadıklarına zerre inanmıyorum, o mahalledeki ağabeylerinden, yani mahallenin dandik mafyasının şefi geçinen zibididen almıştır mermi parasını, üç kuruş da bahşişini… İktidara ortak olanlar ise zaten çoktan yükünü tutmuş, ilçe teşkilatında kuyrukta üç beş kuruş sebeplendiğinden, eğer hâlâ ar damarından bir eser kalmışsa, herhalde birkaç mermiyi cebinden ödemiştir. Ödememişse de yuh olsun! Çanaktan yerken iyi de, çanağa birkaç kuruş atacaksın arada değil mi ama…

Beş çember yandaş milis

Mesele şu ki, bu kof kalabalık, harbiden kof, yani elinde silah var ama mertlik yok, biraz sıkıya gelse anında ikiler, hileli hurdalı, daha sonuçları belli olmamış zaferi kutlarken...

Tam da bu sırada iktidarın kolluk kuvvetleri ise YSK’ların önünde sanki düşman işgaline hazırlanır gibi mevzi almaktaydı. İlçelerde YSK binaları önünde birikenler çok kalabalık değildi belki ama kamyonlara doluşmuş güruhtan daha fazlaydı. Üç kuşak, bazı yerlerde beş kuşak polis kordonuyla kapatılmıştı YSK binaları… CHP, HDP ve İYİ Parti’nin o çok düşük profilli ve sanki normal bir seçim sonrasındaki açıklamalara benzer açıklamaları sonrası, o kalabalıklar da dağıldı.

Aciz Seçim Platformu

En büyük fiyasko ise Adil Seçim Platformu oldu. Binbir güçlükle toparlanan sandık kurulu üyeleri ve müşahitler, sonuçları platforma giremedi. Hadi bu kadarına diyelim ki, bu işi yapan zevat çok beceriksiz çıktı ve yazılımlarını gereksiz şekilde şişirerek tanıttı. Peki ya sonrası? Sonrası tam bir rezalet… Saatlerce verileri ağır aksak sunabilen Adil Seçim Platformu, bir de bizim gibilere iyi bir tabirle yanlış bilgi verdi, başkanlık seçimlerinin kesin ikinci tura kaldığını iddia etti. Bundan bir saat sonra ise hiç utanmadan Anadolu Ajansı verilerini dayadı. Sonrasında da bir basın toplantısı düzenleyip, ‘samimi’ özür diledi! Bildiğim kadarıyla CHP içinde bu sistemi kurmakla görevli kişi hâlâ görevinin başında!.. Tarihi bir seçimde yalan yanlış bir reklam kampanyasıyla kendini parlatanlar orada, ama seçim günü ne kadar oy çalındı, ne kadarı heba oldu, kimse bilmiyor.

Pardon, bazı ruh hastalarını tenzih edeyim, bunlar sosyal medya üzerinden saçma sapan veriler paylaşıyor ve o verilerle alakası olmayan bazı sonuçlar çıkartıp, insanların kafasını karıştırıyor.

Sonuç itibarıyla baskın seçim olmasına karşın gerek parti tabanlarının gerekse sivil inisiyatiflerin canla başla topladıkları sandık kurulu görevlileri ve müşahitler, verileri zamannıda iletemedi, iletilen verilerin neden tam anlamıyla işlenmediği ise meçhul, ya da belki çok az veri sisteme girilebildi, bu abuk sabuk janjanlanmış ‘süper yazılım’ sayesinde, yani çabaların bir bölümü heba oldu gitti.

Saldırılar anında başladı

Dönelim şer cephesine... Birlik ve beraberlik içerisinde Türkiye’yi cehennemin dibine götürmeye kararlı görünüyorlar. Kendilerini gaza getirip, sanki yüzde 70 ile iktidara gelmiş gibi bir ruh halinde, yurtsever cepheye ağır saldırı planlarını, tehditlerle açık açık dile getiriyorlar. Adalet bakanının iki kelimeyi bir araya getiremeyen bir meczubu ‘memleketin asil sahibi’ ilan etmesi bölücülük… İçişleri bakanının CHP’nin şehit cenazelerine katılmasını engellemeye kalkışması da bir o kadar… MHP’liler ise nereden geldiği hâlâ açıklığa kavuşmamış yüzde 11 civarındaki oyla delicesine sarhoş, her türlü provokasyonu yapabilir. İktidar, Eren Erdem ile başlayan tutuklamaları artıracak ve eğer itirazlarla MHP’yi devre dışı bırakacak kadar vekil kazanamazsa, ‘Türk-İslam Sentezi Reload’ tezgahlanacak, Yani ikinci 12 Eylül… Bir farkla ki, o zamanın faşistleri öyle ya da böyle nüfusun büyük bir bölümünü ya ikna etmiş ya da sindirmişti. Bunlardan ise nüfusun yarısı nefret ediyor ve asla da teslim olmayı düşünmüyor. Keşke muhalefet partileri de bu kadar kararlı olabilseydi, biraz da becerikli ve donanımlı...

Önceki ve Sonraki Yazılar