Süleyman Karan

Süleyman Karan

SURİYE’DE SON DURUM

Suriye’de 2011’den bu yana süren iç savaşta iki hafta içinde tüm dengeler değişti. Yani en azından şimdilik... Yapılan görüşmeler ve ortaya çıkan sonuç gösteriyor ki, zaten tüm taraflar önceden de bu konuyu görüşmüşler, sınır ötesi operasyondan da hemen herkesin haberi varmış! ABD Başkanı Donald Trump, zaten göreve geldiği günden bu yana, Suriye’den ABD askerlerini çekeceğini söylüyordu. Bu iddiasını sonunda gerçekleştirdi. Bunun sebebi büyük olasılıkla yaklaşan seçimler ve Trump sanıldığı kadar aptal biri değil; orta sınıf Amerikalılar’ın ABD askerlerinin, Ortadoğu’da hayatlarını tehlikeye atmasından hiç hoşlanmadığını biliyor.

Sadece vekillerini bırakıyor
Başından bu yana, Suriye’deki savaşın bir vekalet savaşı olduğu göz önüne alınırsa, ABD askerlerinin oradaki varlığının sadece sembolik bir caydırıcılık taşıması dışında bir işlevi yoktu. Ve tabii ki ABD şimdilik bir yere gitmiyor, yine Suriye’de, ve yine her konuda müdahil olmaya devam edecek. Bunu, bu ülkedeki vekillerini yönlendirerek yapacak, bir yandan da görüşme masalarında ağırlığını koyarak... Zaten anlaşmanın üzerinden birkaç gün geçmeden, Trump tweet’leriyle bunun ipuçlarını vermeye başladı. Trump, Suriye’de yaşanan gelişmelere ilişkin Twitter adresinden yaptığı açıklamada, "Suriye’deki petrol sahalarında IŞİD’ın yeniden yapılanmasına izin vermeyeceğiz" dedi ve devam etti: ''Belki de, Kürtler’in petrol bölgesine yönelme vakti gelmiştir.'' Ardından da baklayı ağzından çıkardı:
“Bizim gücümüz ekonomiktir, yeniden inşa edilen ordumuzu kullanmak zorunda kalmadan önce bu çok daha iyi bir alternatiftir. Petrol güvence altına alındı. Askerlerimiz Suriye’yi, başka yerlere gitmek üzere terk etti.”

Hesapların hiçbiri tutmadı

Zaten, Suriye’de iç savaş çıkartmanın ardında yatan amaçlardan biri bu değil miydi? O sebeple sözde ılımlı islamcılar dedikleri Suriye İhvanı’na isyan emri verilmemiş miydi? Silahsız protestoların sonuç vermeyeceğini anladıklarında, Cisr-eş Şuğur’da Suriye güvenlik güçlerini gırtlaklayarak öldürenler, bugünkü ÖSO’nun çekirdeğini oluşturan teröristler değil miydi? Ne ABD, ne İsrail, ne Britanya, ne de onların dümeninde hareket eden AKP, İhvan’ın bu kadar beceriksiz ve tehlikeli olabileceğini, Beşar Esad’ın ise arkasında halkın ve ordunun güçlü bir desteği olduğunu öngöremedi. Şam direndi, devreye önce IŞİD’i aldı işgalciler, sonra baktılar ki işler sarpa sarıyor, bu kez ülkenin kuzeyinde yeni bir müttefik edindiler. YPG, sonraki adıyla SDG... Şam da o bölgeye hiç karışmadı, belki de bilerek...
O süreçte zaten Rusya’nın da desteği de gelince, Şam artık durumu sağlama almıştı. Savaş o günden bu yana tersine döndü. Şimdi vekalet savaşında yeni bir süreç var. Türkiye SDG’yi izole ederken, IŞİD’in temizlenmesinden de sorumlu artık. Rusya ve İran ise Türkiye’nin denetçisi konumunda. Şam artık resmi muhatap kim ne derse desin. SDG ise zor bir süreçte, ya Şam ile uzlaşacak ya da eli ABD’ye mecbur kalacak. ABD’nin istediği ise belli, SDG’liler gerekirse petrol için ölsün!


SDG için en doğru karar
Tam bu yazıyı yazarken, SDG Genel Komutanı Mazlum Kobani’nin Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu ile görüştüğünün ve Rusya ve Suriye güçlerine yardım etme kararını açıkladığının haberi düştü. Belki de SDG’nin bugüne kadar aldığı en doğru karar bu. Şimdi, Suriye’de tarih bir kez daha yazılmaya başlıyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar